AĞAÇ, AĞACIN TANIMI VE AĞAÇ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Ağaç, tek gövdesi bulunan, beslenmeyi ana ve yan köklerden alan 4-
5
m boyundaki odunsu bitki.
Toprağa düşen tohumdan en önce fide meydana gelir. Fide bir yıl sonra fidan
halini alır.
Hücrelerinin çoğalmasıyla dal ve yapraklar, gövde ve kök olarak üç
parçadan ibaret bir ağacın küçük bir modeli olur.
Her yıl ağacın dallarında ve
köklerinde yeni sürgünler çıkarken, gövdede de bir tane yıllık halka meydana
gelir.
Bu halkalar, ağacın enine büyüyerek yaptığı odun tabakasıdır. Yağışı bol
yıllarda, geniş bir halka; kurak geçen yıllarda ise, ince ve küçük bir halka
meydanagelir.
Bu halkalardan ağacın yaşı kolayca anlaşılabilir.
Gövdesinden enine kesilen bir ağaç incelenecek olursa, en dışta kabuk, sonra
yıllık halkaları meydana getiren hücre tabakaları ve en içte de öz kısım
görülür.
Bir ağacın gerçekten canlı olan biricik kısmı, kabuğun altında odunun
yüzeyindeki ince bir hücre tabakasıdır.
Buna katman doku tabakası denir. Bu
tabaka ağacı geliştiren ve büyümesini sağlayan tabakadır.
Genç bir ağaca çivi
çakıldığında veya ağaç bir dal verdiğinde, çivinin ve dalın yerden yüksekliği
hiç değişmez.
Bütün canlı varlıklar gibi ağacın da dokularının arasında devamlı bir su
dolaşımı olur. Bu su dolaşımının sağlanabilmsi için ağacın devamlı ve bol miktar
suya ihtiyacı vardır.
Çok büyük bir kayın ağacı, kuru ve sıcak bir günde
250 litre, küçük bir ayçiçeği ise
1 litre su harcar.
Okaliptüs ağaçları ise günde ortalama
400 litre su harcadıklarından bataklıkları kurutmada
faydalanılır.
Ağacın ihtiyacı olan su, büyük ağaç türlerinde 50 metrenin üzerinde bir
yüksekliğe çıkmak mecburiyetindedirler. Bu hadisede önemli olan birinci kuvvet
kılcallık olayıdır.
Odun boruları demetlerinde 20 metreye kadar etkilidir.
İkinci kuvvet ise, kök basıncıdır. Bu basınç ile ağaçta su
30 metre kadar yüksekliğe çıkarılabilmektedir.
Bir diğer
önemli kuvvet de yapraklardan suyun buharlaşması (terleme) ile meydana gelen
emme kuvvetidir. Buna kohezyon gerilimi de denir.
Terlemenin (transpirasyon)
büyük kısmı gözeneklerle, az bir kısmı da diğer yüzeylerle sağlanır. Kohezyon
kuvveti su moleküllerini birbirine bağlar.
Bu gerilim, suyun kopmayan bir sütun
halinde yükselmesini sağlar. 100 metreye kadar etkilidir.
Sekoya gibi yüksekliği
100 metreyi bulan dev ağaçlarda su tepelere kadar kohezyon kuvvetiyle yükselir.
Bir ağaç kendi besinini doğrudan doğruya toprak ve havadan güneş ışığı
vasıtasıyla üretir.
Bu, hiçbir canlı hayvan vücudunun yapamadığı son derece
karmaşık bir hadisedir.
Yapraklardaki klorofil denilen yeşil madde sayesinde,
havanın karbondioksitinden, güneş ışığı altında fotosentez denilen olay
sonucunda kendisi ve diğer canlılara faydalı besinleri meydana getirir..
Her yaprak, kendini dışarıya karşı koruyacak çok etkili bir tabaka ile sıkı
sıkıya örtülüdür.
Hava, yaprakların altındaki çok küçük deliklerden girebilir.
Suyun buharlaşması da, yine bu deliklerden (por) sağlanır.
Yaprak ihtiyaca göre
bu delikleri açar veya kapatır. Ağaç kabuğu çok etkili bir su geçirmeyici
zırhtır.
Bir ağaç, başından ayaklarına kadar, su buğusunun dışarı sızmasına
karşı sırlanmıştır.
Ağaçlar günlük hayatın her kısmında son derece çeşitli ve o derece yaygın olarak
kullanılır.
Kağıt yapımından mobilya yapımına, meyvelerinin besin olarak
kullanımından süs ağaçlarına kadar, sayısız denebilecek kullanılış yeri vardır.
Büyük ağaç toplulukları olan ormanlar ise, bir memleketin iklimini, hatta
ekonomisini etkileyecek kadar önemlidir.
Eski jeolojik devirlerde yaşamış, bugün nesli tükenmiş dev ağaçlara dünyanın
bazı bölgelerinde nadiren rastlanabilmektedir..
Ağaçların boyları ve yükseklikleri bir hayli değişiklik gösterir. Boyları üç
metreden yüz on metreye kadar; yaşları otuz-kırk yıldan beş bin yıla kadar olan
ağaçlara rastlanmaktadır.
Dünyanın en yaşlı ve yüksek ağaçlarından olan ve
ABD'de Sierra Nevada Dağlarında bulunan sekoyalar (Sequoia) yüz on metre
yüksekliğe ve 6-
9 mm
Bunların yaşları da dört bin yılı
bulmaktadır. Avustralya'da yüksek boylu ormanlar meydana getiren okaliptus
ağaçları da yüz metreyi bulmaktadır.
Ağaçların yaşları bir hayli farklılıklar
göstermektedir. Son yıllarda dünyanın en yaşlı ağacının higori çamının (Pirus
aristata) olduğu belirlenmiştir.
Ağaçların gelişmesi için en elverişli şart bol yağmur olup, bu da tropik
iklimlerde görülür. Tropikal iklimlerde kurak bölgelerin cüce bitkileri ağaç
haline gelir..
Fırtınalar, seller, yıldırım, yangın gibi tabii afetler, usulsüz kesimler gibi
insanların yaptığı tahripler, bitki hastalıkları, ağaçların en büyük düşmanları
olarak sayılabilir.
Türkiye'de yetişen bazı ağaçların yaşları:
Meşe, ıhlamur, köknar 1000 yıl Kayın 900 yıl Zeytin 400 yıl Elma, armut 300 yıl
Türkiye'de yetişen bazı ağaçların yükseklik ve kalınlıkları:
Ağaç Boyu Çapı Köknar
75 m
3 m Ladin
60 m
2 m Çam
50 m
1 m Kayın
44 m
2 m Meşe
53 m
4 m Dişbudak
30 m
1,7 m
AĞAÇLARIN ÖZELLİKLERİ
Ağaçlar, yaşamları boyunca büyümeyi sürdüren odunsu bitkilerdir. Ağaçların
biçimleri, büyüklükleri ve yaşam süreleri, türden türe değişkenlik gösterir.
Yeryüzünde, narin süs ağaçlarından, dev sekoyalara kadar, 20.000 kadar'den fazla
ağaç türü olduğu bilinmektedir. Bilinen en yaşlı ağaç, Kaliforniya'da bulunan
4700 yaşındaki bir çam ağacıdır.
Bilinen en uzun boylu ağaçsa, Avustralya'da
bulunan yaklaşık
150 mm. boyundaki bir okaliptüs ağacıdır. Ağaç türlerinin
en çeşitli olduğu yerler, tropikal yağmur ormanlardır.
Ülkemizde de çok sayda ağaç türü bulunur. Ağaçların biçimleri ve büyüklükleri
birbirinden ne kadar farklı olursa olsun, iki bitki grubundan birine aittirler.
Açık tohumlular ya da kapalı tohumlular. Kapalı tohumlu bitkiler, tohumu
koruyucu bir tabakayla kaplı, çiçekli bitkilerdir. Bilinen bitki türlerinin
%90'ı kapalı tohumludur.
Açık tohumlu bitkilerse, koruyucu bir tabaka
kaplanmamış tohumlar üreten ağaçlar ve çalılardır. Bunlar, çiçek açmazlar. En
bilinenleri, servi, çam, ladin, ginko gibi ağaçlardır.
Ağaçç
Çoğunlukla 3 metreden daha yüksek boylara ulaşabilen, uzun yıllar yaşayan odunsu
bitki. Kök, gövde, dallar, yapraklar ve çiçeklerden oluşur.
Kök, ağacın toprağa
bağlanmasını ve topraktaki besin maddeleri ile suyun alınmasını; gövde, ağacın
dik durmasını ve topraktan alınan besin maddelerinin yapraklara, yapraklarda
oluşan besisuyunun da bitkiye iletilmesini sağlar. Genellikle düz, silindirik
görünüşlüdür.
Gövdenin enine büyümesini sağlayan kambiyum her yıl içe doğru bir odun halkası,
dışa doğru da soymuk halkası üretir.
Böylece odun halkaları sayılarak ağacın
yaşı hesaplanabilir. İç yapısı ve görevleri, gövdeye benzeyen dalların gövdedeki
diziliş biçimleri, iğneyapraklı ve yapraklı ağaçlarda farklıdır.
İğne
yapraklılarda gövde üzerinde halkalar oluşturacak biçimde dizilirler. Yapraklı
ağaç dallarının görünüşü ise daha az düzenlidir. Ağacın boyuna büyümesi,
gövdenin ve yan dalların ucundaki tomurcuklardan her yıl gelişen sürgünlerin uç
uca eklenmesiyle olur.
Yapraklar, ağacın cinsine göre çok çeşitli biçimlerde
olur ve ağaç türünün belirlenmesinde önemli rol oynar. İğneyapraklı ağaçlar
genel olarak kışın yaprağını dökmez.
Yapraklılar ise her sonbahar yapraklarının
tamamını döküp ilkbaharda yeniden yapraklanır.
Kimi ağaçların çiçekleri hem erkek hem dişi organ taşır. Kimilerinin erkek ve
dişi çiçekleri ayrı ayrıdır. Kimi türlerde ise erkek çiçekler bir bireyde, dişi
çiçekler bir başka bireyde bulunur.
Çiçeklerin yapısı da ağaçtan ağaca büyük
farklılıklar gösterir. Elma, armut gibi ağaçların çiçeklerinde bütün kısımlar
tamdır. Görünüşleri alışageldiğimiz "çiçek" tanımına uygundur.
Oysa çam kozalağı
da bir çiçek, bir dişi çiçektir. Tohumlar da ağaç türüne göre çok çeşitli biçim
ve büyüklüklerde olur. Ayrıca birtakım ağaçlarda "meyve" oluşumu göze çarpar.
Bütün bunlar ağacın karakteristik özelliklerine, yani ait olduğu tür, cins,
familya vb. göre belirlenir.
Ağaçlar insan yaşamında çeşitli yönlerden önemli rol oynayan bitkilerdir. Bütün
bitkiler gibi doğadaki besin dolaşımının düzenlenmesine katkıda bulunur,
inorganik maddeleri organik maddeler hâline çevirirler. Kökleriyle toprağı
tutarak erozyonu önler. Yapraklarıyla tozları tutarak havanın temizlenmesini
sağlarlar. Meyveleri yenir, odunları sanayide kullanılır, örneğin mobilya,
inşaat malzemesi, kâğıt yapılır ya da yakılır. Bir kısım ağaçlardan yan ürünler
elde edilir. Çamlardan elde edilen reçine, sığla ağacından alınan sığla yağı,
zeytin meyvesinden çıkarılan zeytinyağı gibi. Bütün bunlardan başka ağaçların,
varlıklarıyla çevremizi süsleyip güzelleştirdiklerini de unutmamak gerekir.r.
En Kısa Ağaç Türü
Dünyanın en kısa boylu ağaçları, Kuzey Kutup Bölgesi'ndeki tundrada görülen bir
söğüt türüne aittir.
Cüce söğüt olarak adlandırılan bu ağacın boyu 5-
6 santimetre arasında
değişmektedir.
Ağaç Nedir?
Boyu en az
5 metre , çapı da
10 cm'den aşağı olmayan, dal sürgün ve yapraklarının
oluşturduğu tepe tacını tek bir gövde üzerinde taşıyan, her yıl çap artımı
yaparak kalınlaşan , sürgün vererek boylanan, hücrelerinin büyük bölümü
odunlaşmış olan, uzun ömürlü bitkilere AĞAÇ denir.
Bir ağaç; temel olarak kök, gövde, dal ve yaprak olmak üzere 4 ana organdan
oluşur. Bu organların biçim, boyut, yoğunluk, hacim, ağırlık, boy, çap, yıllık
artım gibi özellikleri ağacı biçimlendiren temel özelliklerdir...
Bir ağacın yaşayıp gelişebilmesi için; ışık, sıcaklık, CO2, O2, su ve mineral
madde gereklidir.
Ağaçların; topraktan su ve mineral maddelerini, havadan ise karbondioksiti
almak, güneş enerjisini kullanarak organik madde üretmek, havaya oksijen vermek,
canlılara besin ve barınak sağlamak gibi çok önemli işlevleri vardır.
Ağaçlar bu işlevleri yerine getirirken çevrelerindeki canlı ve cansız tüm
varlıklarla karşılıklı olarak birebir ilişki ve etkileşim halindedirler. Bu
yüzden ağaçlar içinde bulundukları ekosistemler için vazgeçilmez
elemanlardırlar.
Ağaçların yok olması; yaşama ortamının bozulması ve iklimin olumsuz yönde
etkilenmesi ve devamında yaşam zincirinin kopması, en sonunda da tüm yaşamın yok
olması anlamına gelir.
Ağaçlar ışık, yer, su ve mineral maddeler yüzünden birbirleriyle amansız bir
rekabet içerisine girerler. Bu rekabette baskın çıkabilmek ve dolayısıyla
hayatta kalabilmek için tepe ve köklerini hızla geliştirmeye çalışır, gölgeye
dayanıklı yaprak üretir, işlevini kaybeden organlarını (yaprak - dal - kök)
terkeder, rakiplerini gölgeleyerek altetmeye çalışırlar. Bazı ağaç türleri
(ceviz, meşe, huş, dişbudak, ıhlamur gibi..) kök ve yapraklarından
salgıladıkları sıvı ve gazlarla komşu bitkilere zarar bile verebilirler.
Ağaçlar olgun çağa geldiklerinde ulaşacakları boylara göre üç sınıfa
ayrılmaktadır.
Birinci Sınıf Ağaçlar:
100 - 150 Yaşlarında takriben 35 -
40 m. boylanabilen ağaçlar bu gruba girer:
(Ladin, Melez, Sedir, Duglas, Sekoya, Sançam, Karaçam, Meşeler, Kayın, Dişbudak,
Çınaryapraklı Akçaağaç, Ihlamur, Karaağaç, Kızılağaç, Okaliptus gibi..)
İkinci Sınıf Ağaçlar:
İleri yaşlarda
25 m boylanabilen ağaçlar bu gruba girer:
(Kızılçam, Fıstıkçamı, Servi, Porsuk, Ardıç, Çınar, Titrekkavak, Sahra
Akçaağacı, Gürgen, Söğütler gibi..)
Üçüncü Sınıf Ağaçlar:
İleri yaşlarda ancak 8 -
10 m. boylanabilen ağaçlar bu gruba girer:
(Andız, Fenike Ardıcı, Akçaağaç, Kızılcık, Çitlenbik, Mazı Meşesi, Pırnal
Meşesi, Keçiboynuzu, Defne, Tesbih ağacı gibi..)
Meşcere:
Ormancılık bilimleri açısından meşcere, çok sayıda ağacın geniş bir alanda
birbirini etkileyecek sıklıkta ve birarada bulunması halidir.
Orman:
Ele alış biçimi ve ele alan kişinin amacına göre Orman kavramının farklı
tanımları ile karşılaşılmaktadır. Bir şairin, yazarın ve ressamın Orman anlayışı
ile, geçimini ormandan sağlayan kırsal kesim halkının ormana bakış açıları
birbirinden çok farklıdır. Büyük metropolde yaşayan insan gözünde Orman; temiz
hava, kaliteli içme suyu ve türlü rekreaktif etkinliklerin yapılabildiği doğa
parçası iken, ormancılık, arıcılık ve hayvancılık yaparak geçimini sağlayan halk
gözünde Orman; hayatını idame ettirebileceği iş ve çalışma ortamıdır.
Ormancılığın değişik bilim dalları da uğraş alanlarına ve bakış açılarına göre
ormanı farklı şekilde tanımlamaktadır.
Çalı ve Ağaçcık:
Ömürleri kaç yıl olursa olsun, boyları hiç bir zaman
5 m . yüksekliğe ulaşamayan Sandal, Kocayemiş, Akcakesme ,
Funda ve Karaçalı gibi odunsu bitkiler çap ve boylarına göre Çalı veya Ağaçcık
olarak anılmaktadır . Çalılar çok yıllık odunsu bitkiler olup ağaçlardan boyunun
kısalığı ve uzamayı temin eden bir orta sürgünün olmayışı ile ayrılır.