Buğday insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında dünyada ekiliş ve üretim bakımından ilk sırada yer almaktadır.
Bunun sebebi buğday bitkisinin geniş bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasıdır. Ayrıca buğday tanesi uygun besleme değeri,
saklama ve
işlenmesindeki kolaylıklar nedeniyle yaklaşık olarak 50 ülkenin temel besini durumundadır. Buğday dünya nüfusuna bitkisel kaynaklı besinlerden
sağlanan toplam kalorinin yaklaşık % 20'sini sağlamaktadır. Bu oran ülkemizde % 53'tür. Buğday başta unlu mamuller olmak üzere birçok gıda ve
sanayi sektöründe kullanılmaktadır. Buğday geniş bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasına rağmen fazla sıcak ve nemden hoşlanmayan bir serin
iklim tahılıdır. Özellikle gelişiminin ilk dönemlerinde (çimlenme -kardeşlenme) sıcaklığın 8-10 C, bağıl nemin % 60'ın üzerinde olması yeterlidir.
Kardeşlenme ve sapa kalkma arasında da fazla sıcaklık istemez. 10-15 C sıcaklık, % 65 nem, az ışıklı ve yarı kapalı havalar uygundur. Sapa kalkma
ile sıcaklık ve nem isteği artar. Başaklanma döneminin hemen öncesinde bağıl nemin yüksek olması buğday verimini olumlu yönde etkiler.
Döllenme ile birlikte, düşük nem ve yüksek sıcaklık tanenin niteliğini yükseltir. Gelişme dönemine uygun dağılmış 500 mm bir yağış maksimum verim için
yeterlidir. Bununla birlikte bazı buğday çeşitleri 250 mm yağış alan alanlarda da yetiştirilebilmektedir. Buğday değişik tip topraklarda
yetişebilen bir bitkidir. Verimsiz kıraç topraklarda ve verimli taban alanlarda yetiştirilebilen birçok buğday çeşidi vardır. Bununla birlikte
buğday için en uygun topraklar, drenajı yeterli olan derin
killi-tınlı topraklardır. Su tutma kapasitesi % 25-30 olan toprak buğday için uygundur.
BİTKİ BESİN NOKSANLIĞI OLMASINI BEKLEMEYİN
Besin elementi eksikliği görülen bitkiler daha az dirençlidir ve çeşitli hastalıklara karşı daha duyarlıdır.
Bitki besin noksanlığı görülmeden, düzenli bitki besleme yapınız. Her sene toprak analizlerinizi yaptırın.
Aşağıdaki noksanlıklar görüldüğünde, “ARAMAKTAN ÇEKİNMEYİN”
Bahçenize en uygun gübreyi seçmenize yardımcı olalım.
Noksanlıkların önüne geçmek için, ilk yapraklar serçe gagası kadar olduğundan itibaren düzenli gübre kullanınız.
Noksanlıklar yaprakta görüldüğü anda müdahale edilirse noksanlık düzelebilir, noksanlık meyveye geçtiğinde geriye dönüş yoktur.
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE DEMİR NOKSANLIĞI
Toprakların pH'ını yükseltmek için uygulanan aşırı kireç de demir noksanlığına neden olabilir.
“Kireç kaynaklı demir klorozu” terimi, yüksek toprak pH koşullarında yetişen ağaçlarda semptomlar için sıklıkla kullanılır.
Buğday yetiştiriciliğinde demir noksanlığını yönetmenin en iyi yolu sulama ve toprak pH'ını yönetmektir.
Genç yapraklarda en ince damarların bile yeşil kalması ve damarlar arasında rengin tamamen sarıya dönmesi en tipik belirtilerdir.
Böylece yeterli miktarda klorofil oluşmaması nedeniyle en genç yapraklar beyaz renk alır.
Kireçli alkalin topraklarda yetişen bitkilerde demir noksanlığı belirtileri daha yaygındır.
Demir noksanlığında klorofil a ve b miktarlarına paralel olarak karotin, ksantin, lütein gibi çeşitli pigment madde miktarları da azalır.
Bitkilerde fotosentez oranında da benzer azalma görülür.
Demir, solunum ve nitratın azaltılmasında rol oynayan enzimlerin bir parçasıdır.
Demir noksanlığı, esas olarak çok yıllık bitkilerde - elma, armut, vb.,
Fotosentez, yavaş büyüme ve gelişme şeklinde yaprak klorozu şeklinde kendini gösterir.
Bitkilerde demir noksanlığı sorununun çözülmesini güçleştiren sebeplerden biri de, bitki cins ve türleri ve çeşitler arasında demiri kullanma kabiliyetleri
bakımından önemli farklılıklar bulunmasıdır.
Bu farklılık hem inorganik demirden, hem de demir kleytlerinden yararlanmada görülebilmektedir.
Aynı toprak üzerinde, aynı koşullar altında yetiştirilen aynı türden farklı iki bitki çeşidinden biri şiddetli demir noksanlığı semptomları gösterirken, diğeri
tamamen normal gelişebilmektedir.
Bu durum bazı bitkilerin demir stresi altında kalınca, demir alımını artıracak bir mekanizmaya sahip olmalarından ileri gelmektedir.
Bazı bitkiler ise, genetik olarak böyle bir mekanizmaya sahip değildirler.
Demir tresi olunca, demir alımını ve demirin yarayışlılığını artıracak genetik özelliğe sahip bitkiler "demir - etkin" bitkiler olarak adlandırılır.
Demir etkin olmayan bitkilerin demir noksanlığından kurtarılması çok zor ve pahalıdır.
Aynı bitki türünün çeşitleri arasında demir etkin olan ve olmayan çeşitler vardır.
Örneğin soya, domates, mısır gibi bitkilerin bazı çeşitleri demir etkin özelliğe sahiptir, bazı çeşitleri ise değildir.
Demir sorunu olan toprakların üzerinde bu bitkilerin tarımı yapılacaksa, en iyi tedbir, demir etkin çeşitleri yetiştirmektir.
Demir noksanlığı semptomları bitkilerin genç yapraklarında ve özellikle son çıkan yapraklarda, damarlar arasında sararma şeklinde ortaya çıkar.
Demir noksanlığına maruz kalan yaprakların görünümleri oldukça tipiktir.
En ince damarlar dahi yeşil kalarak bu damarlar arasındaki kısımlarda renk tamamıyla sarıya döner.
Geniş yapraklı bitkilerde yapraklar adeta sarı zemin üzerinde yeşil bir ağ manzarası gösterirler.
Noksanlığın çok şiddetli olduğu durumlarda, damarlar da sararır. Bazı bitkilerde yapraklarda kahverengi nekrozlar oluşabilir.
Noksanlığın çok şiddetli olması halinde yeni çıkan yapraklarda hiç klorofil bulunmadığı için yaprak beyaz bir renk alır.
Kimi zaman demir noksanlığı semptomlar magnezyum noksanlığı semptomları ile karıştırılmaktadır.
Dikkat edilecek husus magnezyum noksanlığının yaşlı yapraklarda görülmesi, buna karşılık demir noksanlığının ise genç yapraklarda, bitkinin tepe kısımlarında,
sürgün uçlarında görülmesidir.
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÇİNKO NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Buğday
yetiştiriciliğinde çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış, küçülmüş yapraklar ve Yaprakların rozetlenmesidir.
Yaprak yüzeyin de damar kenarları yeşil kalmak üzere, damar aralarında sari mozaik şeklinde lekeler oluşur.
Buğday yetiştiriciliğinde çinko noksanlığında ağaçlarda cüce yaprak ve bozuk yapraklar oluşur
Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder.
Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur.
Yapraklarda kloroz, nekrotik lekeler görülür ve yapraklar bronzlaşır
Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Bitkiler bodurlaşır küçülür
Özellikle fosfor fazlalığı nedeniyle ortaya çıkan çinko noksanlığı, narenciyelerde çok yaygındır.
Yapraklarda 25 ppm in altında Zn bulunması halinde belirtiler görülür.
Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Çinko uygulaması, alkali topraklarda çinko noksanlığını toprakta düzeltmeyebilir çünkü çinko ilavesiyle bile bitki emilimi için kullanılamayabilir.
Dünyadaki tahıl mahsullerinin neredeyse yarısı çinko noksanlığı olan topraklarda yetiştirilmektedir; sonuç olarak
insanlarda çinko noksanlığı yaygın bir sorundur.
Buğday yetiştiriciliğinde çinko noksanlığında noksanlık belirtileri sapa kalkma döneminde daha belirgin olarak ortaya çıkar.
Buğday yetiştiriciliğinde çinko noksanlığında çoğunlukla genç yapraklarda gri ve açık kahverengi lekeler, nekrotik ölü alanlar oluşur.
Noksanlığa bağlı olarak yapraklarda gri, açık kahverengi lekeler yaygınlaşır, bazı hallerde yapraklar daralır ve küçük kalır, verim
çok azalır.
Bazı bitki hastalıklarında çinkonun etkisi (Duffy, 2009)
The effect of zinc on some plant diseases (Duffy, 2009)
Bitki |
Hastalık |
Patojen |
Buğday |
Göçerten |
Gaeumannomyces graminis |
Buğday |
Kök çürüklüğü |
Rhizoctonia solani |
Fasulye |
Tütün mozaik virüsü |
Tobacco mosaic virüs |
Mısır |
Rastık |
Ustilago maydis |
Patates |
Adi uyuz |
Streptomyces scabies |
Turunçgil |
Turunçgil mat solgunluğu |
Bilinmeyen neden* |
Tütün |
Tütün mozaik virüsü |
Tobacco mosaic virüs |
Yonca |
Kök çürüklüğü |
Rhizoctonia solani |
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FOSFOR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Buğday yetiştiriciliğinde fosfor noksanlığında
Element, fotosentez, karbonhidratların sentezi ve parçalanması ve bitkinin içinde enerji transferi gibi birçok yaşam süreci
için gereklidir.
Bitkilerin tohum oluşturmak, kök geliştirmek, olgunluğu hızlandırmak ve streslere karşı koymak için fotosentezden enerji
depolamasına ve
kullanmasına yardımcı olur.
Özellikle kireçli ve pH'i yüksek topraklarla, fazla derecede asit topraklarda bitkilerin fosfordan faydalanması zordur.
pH analizini mutlaka yaptırın.
Fosfor noksanlığı, fosfora daha çok ihtiyaç duyan genç bitkilerde yaşlı bitkilere göre daha erken fark edilir.
Ayrıca vejetasyon mevsiminin başlarında soğuk (ıslak) topraklarda da fosfor noksanlığı meydana gelebilmektedir.
Fosfor noksanlığında en çok çiçek, meyve, tohum gibi generatif organlar zarar görür.
Buğday yetiştiriciliğinde fosfor noksanlığında fosfor noksanlığı bitkinin büyümesini yavaşlatır.
Tahıllarda (buğday, yulaf, arpa ve çavdar) fosfor noksanlığında ortaya çıkan belirtilerin tarlada tanısı son derece güçtür.
Çünkü fosfor noksanlığında gözle tanıya olanak verecek belli belirtilere çoğunlukla rastlanmaz.
Gelişmenin ilk dönemlerinde ve özellikle kışı sert geçen yörelerde daha çok görülür.
Yavaş, cılız ve bodur büyüme fosfor noksanlığının en belirgin tanısıdır.
Böyle durumlarda bitkiler koyu yeşil renk göstermekte ve yaprak uçları kurumaktadır.
Kimi durumlarda yapraklarda pembemsi renk görülür.
Yaşlı yaprakların uçları kurumaya baslar ve zamanla yaprağın diğer kısımlarına doğru ilerler.
Buğday yetiştiriciliğinde fosfor noksanlığında tohum bağlama azalır ve verim çok düşer.
Fosfor noksanlığı köklerin, sürgünlerin ve yaprakların büyümesinde yavaşlamaya, zayıf çiçeklenmeye, yaprakların erken düşmesine ve verimde
azalmaya (ayrıca azot noksanlığına) yol açar.
Yaprakların rengi koyu yeşil, mavimsi, donuktur.
Yapraklar daha küçüktür, gövdeden daha keskin bir açıyla ayrılır.
Bazı mantari hastalıklarda fosforun etkisi (Prabhu vd., 2009a)
The effect of phosphorus on some fungal diseases (Prabhu vd., 2009a)
Bitki |
Hastalık |
Patojen |
Buğday |
Sürme |
Urocystis tritici |
Domates |
Erken yanıklık |
Alternaria solani |
Hıyar |
Çökerten |
Rhizoctonia solani |
Kereviz |
Pas |
Puccinia spp. |
Lahana |
Mildiyö |
Peronospora parasitica |
Mercimek |
Solgunluk |
Fusarium oxysporum f. sp. lentis |
Mısır |
Sap çürüklüğü |
Gibberella zeae |
Pamuk |
Kök çürüklüğü |
Phymatotrichum omnivorum |
Pancar |
Çürüklük |
Phoma spp. |
Patates |
Mildiyö |
Phytophthora infestans |
Pirinç |
Kök çürüklüğü |
Sclerotium oryzae |
Turunçgil, Tütün |
Kök çürüklüğü |
Thielaviopsis basicola |
Üzüm |
Mildiyö |
Plasmopara viticola |
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE POTASYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Kırk veya daha fazla enzim için kofaktör olarak potasyum (K) gereklidir.
Şeker ve nişasta oluşumu, proteinlerin sentezi, normal hücre bölünmesi ve büyümesi, organik asitlerin nötralizasyonu,
stoma açıklığını kontrol ederek ve şeker kullanımının etkinliğini artırarak karbon dioksit arzını düzenleyen, çevresel stresin üstesinden gelen
birçok fizyolojik fonksiyon için gereklidir.
Don gibi olaylarda Hücre özsuyu ozmotik potansiyelini azaltır.
Buğday yetiştiriciliğinde potasyum noksanlığında, yaprak kenarlarında sarımsı kahve renkli nekrozlar oluşur, geriye doğru kıvrılma ve olgunlaşmadan dökülme görülür.
Meyveler normalden küçük, ince kabuklu ve asidik olurlar.
Buğday yetiştiriciliğinde potasyum noksanlığı çeken ağaçlarda turgor basıncı düşer ve su stresi olunca bitkiler gevşek dokulu bir hal alırlar.
Kuraklığa ve dona karşı dayanıklılık zayıflar.
Aynı şekilde hastalık etmenlerine ve tuzlu toprak koşullarına karşı bitkiler çok daha duyarlı olurlar.
Bitki dokularında ve hücre organellerinde anormal gelişmeler görülür.
Bitkide ksilem ve floem dokuların oluşumu geriler.
Dokularda ligninleşme azalır.
Bunun sonucu olarak potasyum noksanlığında gövde zayıflar.
Buğday yetiştiriciliğinde potasyum noksanlığında,
Yaşlı yaprakların ucunda kirli kahverengi nekrotik lekeler şeklinde görülmektedir.
Çok kumsal ve hafif bünyeli topraklar dışında noksanlık belirtisi fazla görülmez.
Noksanlık belirtileri azot ve fosfor’da olduğu gibi önce yaslı (alt) yapraklarda görülür.
Yaprağın uç kısmından itibaren damar araları sararır daha ileri safhalarda kahverengine dönüşerek yaprakların uç kısmı kurur.
Potasyum noksanlığı yaprakların sararması ve daha sonra yaprak bıçağının bölümlerinin ölümü ile kendini gösterir.
Tabakanın kenarlarında bir kurutma dokusu kenarı görünür - bir kenar “yanma”.
Şiddetli potasyum açlığı ile bitki kısa internodlarla bodurlaşır, sürgünler zayıflar.
Ürününü, meyve toplanmadan komisyonculara satan çiftçilerimiz: meyveyi büyütmek için SON POTASYUM uygulamasını komisyoncu yapsın
istiyorsunuz. Fakat komisyoncu maliyetten kaçmak için potasyum uygulamasını yapmıyor. Toprak ve ağaçlar sizin, potasyum
uygulanmadığı için gelecek sezonlardaki ağaç ve meyve sağlığını riske atıyorsunuz.
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE AZOT NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Buğday
yetiştiriciliğinde azot noksanlığında, Noksanlık belirtileri alt yapraklarda en şiddetli olarak görülür.
Yaprağın uç kısmından başlayarak yaprak kınına doğru yeşil yerine önceleri açık yeşil ve daha sonra sarımsı yeşil renk oluşur.
Buğday yetiştiriciliğinde azot noksanlığında, bitkinin boğum araları kısalır, kısa boylu bitkiler oluşur, daneler tam dolmaz, buruşuk kalır.
Un randımanı ve kalitesi (ekmek veya makarna) azalır.
Azot fazlalığından ise boğum araları uzar, rüzgâr ve yağıştan yatma görülür, bitkinin su tüketimi artar, özellikle makarnalık
buğdaylarda kalite azalır.
Azot, proteinlerin, klorofil, alkaloidler, fosfatidler ve diğer organik bileşiklerin bir parçasıdır. Bu, tüm bitkiler için en önemli besindir.
Bitkilerde azot noksanlığı, bitki büyümesinde yavaşlamaya, erken yaprak dökülmesine ve tohum ve meyve veriminde azalmaya yol açar.
Buğday yetiştiriciliğinde azot noksanlığında,
Yaprakların rengi soluk yeşil, klorotik hale gelir.
Aksine, azot fazlalığı yoğun büyümeye neden olabilir, bitkilerdeki su içeriğini artırabilir ve olgunlaşmayı yavaşlatabilir.
Erken yaşlanma, azotun sitokinin sentezi ve taşınması üzerine olan etkisinden kaynaklanmaktadır.
Sitokinin bitkinin kuvvetli büyümesini ve genç dönemi daha uzun sure kalmasını sağlayan bir hormondur.
Azot noksanlığında bu hormonun azalması bitkinin erken yaşlanmasına, diğer bir deyişle vegetatif gelişme periyodunun kısa olmasına neden olur.
Azot noksanlığında yapraklarda görülen kloroz, bütün yaprağın homojen olarak
sararması şeklinde ortaya çıkar.
Sararma ilk önce yaşlı yapraklarda görülür.
Bu nedenle akandan aşağı doğru renk açılır ve sararır.
Noksanlığın ileri devresinde ve çok şiddetli olması durumunda yapraklarda nekrozlarda görülebilir.
Azot noksanlığı bitkinin özellikle vegetatif gelişmesini olumsuz etkiler.
Yaprak, gövde sistemi oldukça zayıf olur.
Vegetatif gelişme periyodu kısalır, bitkiler erken olgulaşır.
Bazı bitki hastalıklarında azotun etkisi (Huber & Thompson, 2009)
The effect of nitrogen on some plant diseases (Huber & Thompson, 2009)
Bitki |
Hastalık |
Patojen |
Mısır, fıstık |
Aflatoksin |
Aspergillus flavus |
Tütün |
Siyah kök çürüklüğü |
Thielaviopsis basicola |
Çilek |
Siyah kök çürüklüğü |
Rhizoctonia fragariae |
Pirinç |
Çeltik yanıklık hastalığı |
Magnaporthe grisea |
Domates |
Kök ve kök boğazı çürüklüğü |
Fusarium oxysporum |
Üzüm |
Kurşuni küf |
Botrytis cinerea |
Marul |
Mantarımsı kök çürüklüğü |
Rhizomonas suberifaciens |
Patates |
Erken yanıklık hastalığı |
Alternaria solani |
Buğday |
Kök ve kök boğazı çürüklüğü |
Pseudocercosporella herpotrichoides |
Pamuk |
Yaprak leke hastalığı |
Alternaria macrospora |
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MAGNEZYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Magnezyum klorofilin bir parçasıdır, bir dizi enzimin çalışmasını aktive eder, fosfor değişimine katılır.
Buğday yetiştiriciliğinde magnezyum noksanlığında,
akut yaprakta besin noksanlığı ile birlikte damarlar arasında yaprak kenarının klorozuna yol açar.
Magnezyum açlığı genellikle
fizyolojik olarak asidik mineral gübreler kullanıldığında gözlenir, çünkü eylemleri altında özellikle hafif kumlu topraklarda magnezyumun süzülmesi artar.
Magnezyum, Mg + 2 olarak emilen bir başka ikincil makro besin maddesidir.
Magnezyum iyonları floemde hareketlidir bu nedenle Magnezyum yaslı yapraklardan genç yapraklara doğru taşınır.
Buğday yetiştiriciliğinde magnezyum noksanlığında, noksanlığının en tipik belirtisi yaslı yapraklarda damarlar yeşil, damar aralarında kloroz (sararma)’dur.
Magnezyum klorofilin bir parçasıdır, bir dizi enzimin çalışmasını aktive eder, fosfor değişimine katılır.
Birçok bitkide magnezyum noksanlığı, akut yaprak noksanlığı ile birlikte damarlar arasında yaprak bıçağının klorozuna yol açar.
Magnezyum açlığı genellikle fizyolojik olarak asidik mineral gübreler kullanıldığında gözlenir,
çünkü eylemleri altında özellikle hafif kumlu topraklarda magnezyumun süzülmesi artar.
Bazı bitki hastalıklarında kalsiyumun etkisi (Rahman & Punja, 2009)
The effect of calcium on some plant diseases (Rahman & Punja, 2009)
Bitki |
Hastalık |
Patojen |
Armut |
Köşe çürüklüğü |
Phialophora malorum |
Avokado |
Kök çürüklüğü |
Phytophthora cinnamomi |
Biber |
Kurşuni küf |
Botrytis cinerea |
Brokoli |
Kök uru |
Plasmodiophora brassicae |
Buğday |
Çizgi hastalığı |
Cephalosporium gramineum |
Domates |
Külleme |
Erysiphe orontii |
Elma |
Acı çürüklük |
Colletotrichum gloeosporioides |
Elma |
Alternaria çürüklüğü |
Alternaria spp. |
Elma |
Botrytis çürüklüğü |
Botrytis cinerea |
Fıstık |
Aflatoksin |
Aspergillus flavus |
Fıstık |
Kapsül çürüklüğü |
Pythium myriotylum |
Gül |
Kurşuni küf |
Botrytis cinerea |
Havuç |
Güney yanıklığı |
Sclereotium rolfsi |
Havuç |
Kavite lekesi |
Pythium coloratum |
Havuç |
Siyah kök çürüklüğü |
Chalara elegans |
Hıyar |
Kök çürüklüğü |
Pythium splendens |
Hıyar |
Kurşini küf |
Botrytis cinerea |
Kahve |
Yaprak lekesi |
Mycena citricolor |
Kavun |
Meyve çürüklüğü |
Myrothecium roridum |
Lahana |
Kök uru |
Plasmodiophora brassicae |
Nektarin |
Rhizopus çürüklüğü |
Rhizopus stolonifer |
Patates |
Yumuşak çürüklük |
Erwinia carotovora |
Patlıcan |
Kurşini küf |
Botrytis cinerea |
Pirinç |
Kılıf çürüklüğü |
Sarocladium oryzae |
Şeftali |
Leucostoma kanseri |
Leucostoma persoonii |
Şeftali |
Meyve monilyası |
Monilinia fructicola |
Turunçgil |
Phytophthora kök çürüklüğü |
Phytophthora nicotianae |
Üzüm |
Penicillium çürüklüğü |
Penicillium digitatum |
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MANGAN NOKSANLIĞI
Mangan fotosentez ve diğer fizyolojik süreçlerde yer alır, birçok ribozom ve kloroplastın yanı sıra
enzimlerin bir parçasıdır.
Mangan, bitki kökleri tarafından Mn + 2 formunda emilen redoks mikrobesinlerinden biridir.
Bazı dehidrojenazlar, dekarboksilazlar, kinazlar, oksidazlar, peroksidazların aktivitesi için ve spesifik olarak diğer iki
değerlikli, katyonla aktive edilen enzimler tarafından gereklidir ve O2'nin fotosentetik evrimi için gereklidir.
Amino asit ve proteinlerin üretimine dahil olmanın yanı sıra, mangan, fotosentez, klorofil oluşumu ve nitrat azaltımında eşit
derecede güçlü bir role sahiptir ve gübrenin ikincil etkilerinden ortaya çıkan askorbik asit sentezi için vazgeçilmezdir.
Bitkilerde büyüme yavaşlar ya da bodur büyüme, genç yapraklarda damarlar arası sararma,
tek çenekli bitkilerde ise alt yapraklarda gri benekler özellikle buğdaygillerde görülen en tipik belirtilerdir.
Buğday, gübreye genellikle iyi tepki gösteren bir bitkidir.
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BOR NOKSANLIĞI
Bor noksanlığı, bitkilerde en çok görülen mikro besin noksanlığıdır. Dünya çapında en yaygın mikro besin noksanlığıdır ve
mahsul üretiminde ve mahsul kalitesinde büyük kayıplara neden olur.
Bor noksanlığı bitkilerin vejetatif ve üreme gelişimini etkiler, hücre genişlemesinin engellenmesine,
meristemin ölümüne ve doğurganlığın azalmasına neden olur.
Bitkiler hem suda çözünür hem de çözünmez biçimde bor içerir.
Sağlam bitkilerde suda çözünebilen bor miktarı, sağlanan bor miktarı ile dalgalanma gösterirken çözünmeyen bor ise değişmez.
Bor noksanlığının görünümü, suda çözünmeyen borun azalması ile çakışmaktadır.
Çözünmeyen borun fonksiyonel form olduğu, çözünür borun ise fazlalığı temsil ettiği görülmektedir.
Bor, yüksek bitkilerin büyümesi için gereklidir.
Elementin birincil işlevi bitkilerde hücre duvarına yapısal bütünlük sağlamaktır.
Diğer işlevler muhtemelen plazma zarının ve diğer
Metabolizma yolların bakımını içerir.
Bor, oksidasyon ve fotosentez süreçlerini aktive eder.
Buğday Bor gereksinimi az olan bitkilerdendir.
Bor noksanlığı bitki büyüme noktalarına zarar verir ve büyüme yavaşlar genç yapraklar büzülüp kıvrılır,
çoğu zaman kalınlaşır, yapraklar koyu mavi yeşil renk alır, boğumlar arası kısalır,
büyüme bodurlaşır ve bitki çalılaşmış bir forma kavuşur.
Buğdaygillerde dane verimi düşer.
Bor, oksidasyon ve fotosentez süreçlerini aktive eder.
Bor noksanlığı ile, yapraklardan asimilatların hareketi bozulur ve fotosentez süreci yavaşlar, bitkilerin çiçeklenmesi ve gübrelenmesi
bozulur, boş çiçekler ortaya çıkar, bazen yumurtalıklar düşer.
Tohum verimi düşüyor
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAKIR NOKSANLIĞI
Buğday göreceli olarak bakıra karsı daha duyarlı bitkilerdendir.
Tahıl bitkilerinde bakır noksanlığı belirtileri kardeşlenme döneminde ya da noksanlığın şiddetli olması durumunda daha erken dönemde
yaprak uçlarında ortaya çıkar.
Yaprak uçları beyazlaşır, yapraklar daralır ve kırılır.
Boğum arası kısalır.
Kardeşlenme geriler.
Gelişmenin ileri aşamalarında basak ve salkım oluşumu görülmez.
Tahıl bitkilerinde bakır noksanlığının bir başka tipik belirtisi de bitkilerin çalılaşmış bir görünüm kazanmasıdır.
Bakır noksanlığına bağlı olarak lignifikayonun gerilemesi sonucu genç yapraklarda solma ile birlikte gövde bükülür ve yana yatma eğilimi görülür.
Hastalıklara karsı dayanıklılık azalır
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÖRÜLEN HASTALIK VE ZARARLILAR
Buğdayda Septorya Yaprak L.
Buğday
Pas
Hastalıkları
Buğday
Kökboğazı
Çürüklüğü
Buğday
Sürme
Hastalığı
Buğday
Rastığı
.
Tahıl
Küllemesi
.
Süne
Eurygaster
Spp.
Kımıl
Aelia
Spp
Ekin
yaprak
sülüğü
Ekin
Bambul
Böceği
Ekin
Kambur
Böceği
Hububat Hortumlu
Böceği
Hububat
kist
nematodu
ÖNEMLİ NOT
Bahçenizi her ilaçlamanızda eğer sulama veya ilaçlama suyunuzun pH sı 8 - 8.5 ise muhakkak wet yayıcı yapıştırıcı kullanınız.
(Ülkemizin birçok yöresinde toprak ve su pH sı 8- 8.5 hatta 9 a kadar çıkmaktadır.)
Üretilen bütün ilaçlar 6 - 7 pH aralığına göre üretilmektedir.
En Kaliteli ilaçlar dahi 6 ila 15 dakika arasında, % 30 varan oranlarda etkisini kaybetmektedir. (Kesilmiş yoğurt örneği gibi)
BİTKİNİZE AÇ KARNINA İLAÇ VERMEYİN
BİTKİ BESLEME Bitki besini ile birlikte ilaç verin
Buda ilacınızın etkisinin azalmasına neden olacaktır.
Bu nedenle bizim tavsiyemiz holderinize, tankınıza veya sırt pompanıza,
TANK SIRALAMASI Sırasıyla (SIRALAMAYA BOZMAYIN)
1 |
PH DÜŞÜRÜCÜ- YAYICI YAPIŞTIRICI |
İlaçlama suyunun PH sını düşürür, ilacın bozulmasını önler.
İlaçlar bitkiye uygulandıktan sonra ilacın yaprağa yayılmasını sağlar, yapraktan akmasını önler.
|
2 |
ORGANİK GÜBRE |
Bitkinin düzgün ve dengeli beslenmesini sağlar. Meyvelerin albenili, parlak, renkli, iri, dayanıklı, sert, ağır, lezzetli ve hoş kokulu olmalarını sağlar.
|
3 |
İNSEKTİSİT |
BÖCEK İLACI
Zararlı dönemine göre, sayfanın en altındaki zararlılara karşı, bir ilaç kullanın. İlaçların kullanma - hasat sürelerine dikkat edin. |
4 |
FUNGUSİT
|
MANTAR İLACI
(Ayrı bir kapta karıştırdıktan sonra) Hastalık dönemine göre, sayfanın en altındaki zararlılara karşı, bir ilaç
kullanın. İlaçların kullanma - hasat sürelerine dikkat edin. |
5 |
DİĞER |
Teknik elemanlarımızca önerilen diğer iz elementler. |
Mümkün olduğunca hepsini bir arada kullanmaya çalışın, maliyetleri düşürün.
AŞAĞIDAKİ ÜRÜNLERİ HER SENE DÜZENLİ KULLANIN
KİREÇ ÇÖZÜCÜ |
Sezon başında kireçli topraklarda muhakkak kullanılmalı. Kılcal köklerin etrafını sarmış kireç kaymak tabakasını yok eder.
|
DÖNÜME 1 KG
damla sulama ile |
KÖKLENDİRİCİ |
Hücre bölünmesini hızlandırır. Dolayısıyla, bitkinin büyümesi ve gelişmesi de hızlanır.
Kök oluşumunu ve gelişimini hızlandırır.
Köklerİ kuvvetlendirir. Köklerin, özellikle uzunlamasına, büyümesi ve gelişmesi üzerine uyarıcı etkisi vardır.
|
|
ORGANİK GÜBRE
|
Çiçeklenmeden önce 1. uygulama,
meyve tutumunda 2. uygulama,
hasattan 45 gün önce 3. uygulama yapılır
Gereksinim duyulan bütün dönemlerde 300 gr / 100 lt su ile olmak üzere 2 uygulama.
|
200-300 |
DEMİRLİ GÜBRE
|
En sık görülen bitki besin noksanlığıdır.
Toprak olumsuzlukları bitkilerin, toprakta olan demiri kullanmasını engeller
Toprak analizlerini mutlaka yaptırın |
125-150 cc |
POTASYUMLU GÜBRE |
Ürünün RENK ve AROMA sını AĞIRLIK ve KALİTE sini İRİLİK ve SERT liğini belirleyen potasyumu yüksek oranda içerir.
Özellikle meyve ve sebze yapraklarında görülen yaprak kenarındaki kurumayı önler ve ürün artışını sağlar.
|
|
DAMLA SULAMA |
AZOT, FOSFOR, DENGELİ, POTASYUM
Her dönem düzenli kullanılmalı. Bitkinin NPK sı karşılanmalı
|
2-3 kg |
ÖN KARIŞIMLA KONTROL EDİNİZ
Her ilaçlamada gübre muhakkak kullanılmalıdır.
Gübreler bitkilerin strese girmesini önler. Bitkilerin mikro element ihtiyaçlarını karşılar.
Meyve tutumunu ve meyvelerin kalitesini arttırır.
Gübrelemede esas, toprak ve yaprak analizlerinin yapılmasıdır. Buna göre de eksikler giderilmelidir.
Toprak Hazırlığı
Buğday tarımında toprak işlemenin zaman ve yöntemi, işlemede güdülen amaçlara bağlıdır.
Nadas-ekim sisteminin uygulandığı kurak yarı kurak
bölgelerde, toprak işlemenin amacı yabancı otları yok etmek, toprakta suyu biriktirmek ve korumaktır.
Erozyona yol açmayacak toprak işleme
yöntemlerinin uygulanması da önemlidir.
Toprak işlemede, toprağı altüst etmeyen, devirmeyip alttan işleyen aletler kullanılmalıdır.
İlk işlemeler için kırlangıç kuyruğu pulluk, kazayağı ve benzeri aletler kullanılmalıdır.
Nemli ya da sulanan, nadassız tarım uygulanıp her
yıl ürün alınan yerlerde toprak, hasattan hemen sonra gölge tavı varken pullukla 15-20 cm derinliğinde sürülmelidir.
Ekimden öncede
kazayağı + tırmık takımıyla ikileme yapılıp iyi bir tohum yatağı hazırlanmalıdır.
Ekim
Yüksek bir verim ve kaliteli ürün elde etmenin ön koşulu, tarlada uygun zamanda düzenli bir çimlenme ve çıkışın sağlanmasıdır.
Yurdumuzda buğday genellikle güzden ve kışlık olarak ekilmektedir.
Kışlık ekimde, yazlık ekime oranla daha yüksek verim elde edilmektedir.
Ayrıca ekim zamanı çeşidin soğuğa toleransı ve
vernalizasyon isteğine bağlı olarak değişmektedir.
Bölgeye tavsiye edilen kışlık ekmeklik
buğday çeşitleri; Kate A-1, Bezostaya, Pehlivan, Gün 91 ve Mızrak 98 olup, bunlar için ekim zamanı 1 Ekim-30 Ekim tarihleri arasındadır.
Yazlık çeşitler ise Basribey, Gönen 98, Panda, Golia ve Cumhuriyet 75 olup, bunlar için ekim zamanı Kasım başından Aralık sonuna kadar
uzayabilir.
Fakat kıyı bölgelerimiz için en uygun ekim zamanı 15 Kasım-15 Aralık tarihleri arasıdır.
Toprak sıcaklığının 8-10 C olduğu zamanda
ekim yapılmalıdır.
Buğdayda dekara atılacak tohum miktarı; ekim zamanına, bin tane ağırlığına, çimlenme ve biyolojik gücüne bağlı olarak 18-24 kg
arasında değişmektedir.
Tohumluk Yüksek verim için sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır.
Sertifikalı tohumluk kullanımı tane veriminde % 40
oranında bir artış sağlayabilmektedir. Tohumluk alırken tohumluklar özel ambalajlarında olmalı, ambalaj üzerinde etiket bulunmalı ve etiket
üzerindeki bilgilere dikkat edilmelidir.
Gübreleme
Buğday, gübreye genellikle iyi tepki gösteren bir bitkidir.
Azotlu gübrenin yarısı, fosforlu gübrenin tamamı ekimle birlikte verilmelidir.
Azotlu gübrenin diğer yarısı ise kardeşlenme döneminde üst gübre olarak verilmelidir.
Toprak tahlili yapılmamış ise saf madde üzerinden
dekara 12 kg azot ve 6 kg fosfor tavsiye edilmektedir.
Buna göre ekimle beraber dekara 13 kg Diamonyum fosfat (DAP) ve toprak pH'ının durumuna
göre 20-30 kg/da uygun formda azotlu gübre verilebilir.
Bakım
Buğdayda en önemli bakım işi, sapa kalkma döneminde azotlu üst gübre verilmesidir.
Diğer önemli bir bakım işlemi ise yabancı ot mücadelesidir.
Yabancı otlarla mücadele için toprak işleme titizlikle yapılmalı ve yabancı otlardan temiz tohumluk kullanılmalıdır.
Yabancı otla mücadelede kullanılacak herbisitler kardeşlenme sonu ya da sapa kalkma döneminden önce kullanılmalıdır.
Sulama
Ülkemizde buğday genellikle sulamasız olarak yetiştirilmektedir.
Sulama imkanının olduğu yerlerde buğday, sapa kalkma ve çiçeklenme dönemlerinde
sulanmalıdır.
Fakat kurak geçen yıllarda bu kritik dönemler beklenmeden bitki strese girdiği zaman sulama yapılmalıdır.
Hastalık ve Zararlılarla Mücadele
Buğdayın en yaygın hastalığı pastır.
Pasın üç türü vardır; Sarı pas, Kahverengi pas ve Kara pas. En önemli pas hastalığı sarı pastır ve epidemi
yaptığı yıllarda büyük verim kayıplarına neden olmaktadır. Sarı pasla en etkin mücadele şekli dayanıklı çeşit kullanılmasıdır. Diğer önemli
buğday hastalıkları sürme ve rastıktır. Sürme ile mücadelede tohumluklar ekimden önce organik civalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır. Rastıkta mücadelede
tohumluklar rastık görülmeyen tarlalardan seçilmeli ve dayanıklı çeşit kullanılmalıdır. Buğdayın önemli zararlıları Süne , kımıl, zabrus, bambul
ve çekirgelerdir. Süne ve kımıl zararının önemli sorun olduğu bölgelerde çok erkenci veya geç yetişen çeşitler ekilmelidir. Ayrıca bu zararlılar
için ülkesel mücadele yürütülmektedir.
Hasat ve Depolama
Yurdumuzda buğday için hasat zamanı bölgelere göre değişmek üzere Mayıs-Ağustos ortaları arasındaki 3.5 aylık bir dönemdir.
Tanedeki nem oranı
% 13.5 olduğu zaman en uygun hasat zamanıdır.
Bitkiler tamamen sarardığı ve tane sertleştiği zaman hasat başlamalıdır.
Ülkemizdeki buğdayın
büyük bir kısmı biçerdöver ile hasat edilmektedir.
Depolanacak buğdayın nem oranı % 13'den fazla olmamalıdır.
Uzun süreli depolamalar için depo
haşerelerine karşı ilaçlama yapılmalıdır.
Uyarı: Buğdayda yazlık olarak yapılacak ekimlerde ekilecek çeşidin yazlık karakterde olmasına dikkat
edilmelidir.
Aksi takdirde bitkiler başaklanmayacaktır. Buğdaydaki en önemli hastalık sarı pastır (kınacık). Bu yüzden kullanılacak çeşitlerin
pas hastalıklarına dayanıklı olmasına dikkat edilmelidir. Buğday, tohumu için yaygın olarak yetiştirilen bir ot, dünya çapında temel bir gıda
olan tahıl tanesi. dünyada en yaygın olarak yetiştirilen bitki. Buğday, diğer tüm gıda ürünlerinden daha fazla arazi alanında yetiştirilmektedir
(220.4 milyon hektar, 2014). Dünya buğday ticareti, diğer tüm mahsullerin toplamından daha fazladır.
2017 yılında dünya buğday üretimi
772 milyon ton olup, 2019 üretiminin 766 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir ve onu mısırdan sonra en çok üretilen ikinci tahıl haline
getirmiştir. 1960 yılından bu yana, dünya buğday ve diğer tahıl bitkileri üretimi üç kat artmıştır ve 21. yüzyılın ortalarında daha da
büyümesi beklenmektedir. Eşsiz viskoelastik nedeniyle küresel buğday talebi artıyor ve dünya çapında sanayileşme süreci ve diyetin batılılaşması
sonucu tüketimi artan işlenmiş gıdaların üretimini kolaylaştıran glüten proteinlerinin yapışkan özellikleri.
Buğday önemli bir karbonhidrat
kaynağıdır. Küresel olarak, nispeten yüksek bir diğer önemli tahıl ile karşılaştırılır, yaklaşık 13% 'lik bir protein içeriğine sahip, insan
gıda bitkisel protein gelen kaynağıdır. nispeten düşük fakat protein kalitesi sağlamak için gerekli amino asitleri içerir. Bütün tahıl olarak
yenildiğinde, buğday çoklu besin ve diyet lifi kaynağıdır.
Kökeni ve tarihi
Yabani ot tanelerinin ekimi ve tekrar tekrar hasat edilmesi ve ekilmesi, buğdayın mutant formları ('spor') tercihen çiftçiler tarafından seçildiği
için yerli türlerin yaratılmasına yol açmıştır. Evcilleştirilmiş buğdayda, tahıllar daha büyüktür ve
tohumlar (spikeletlerin içinde) hasat
sırasında sertleştirilmiş bir rachis tarafından kulağa bağlı kalır.
Yabani suşlarda, daha kırılgan bir rachis, kulağın spikeletleri kolayca
parçalamasına ve dağıtmasına izin verir. Bu özelliklerin çiftçiler tarafından seçilmesi kasıtlı olarak amaçlanmamış olabilir, fakat basitçe
gerçekleşmiştir çünkü bu özellikler tohumların toplanmasını kolaylaştırmıştır; yine de böyle 'tesadüfi' seçim mahsul evcilleştirmesinin önemli
bir parçasıydı. Buğdayı bir gıda kaynağı olarak geliştiren özellikler, bitkinin doğal tohum dağılım mekanizmalarının kaybını da içerdiğinden,
çok evcilleştirilmiş buğday türleri vahşi doğada hayatta kalamaz.
Buğday ekimi MÖ 8000'den sonra Verimli Hilal'in (Bereketli Hilal, hilal
içinde şeklindeki bölge Ortadoğu günümüz kapsayan, Irak güneydoğu bölgeleri ile Türkiye ve batı bölgeleri İran, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin,
Ürdün ve Mısır .) ötesine yayılmaya başladı. Jared Diamond, MÖ 8800'den önce Verimli Hilal'den başlayarak ekili emmer buğdayının yayılmasını izler.
Yabani emmerlerin arkeolojik analizi, ilk olarak güney Levant'ta yetiştirildiğini ve MÖ 9600'e kadar uzanan buluntuları gösterdiğini
göstermektedir.
Yabani einkorn buğdayının genetik analizi, ilk olarak Türkiye'nin güneydoğusundaki Karacadağ Dağları'nda yetiştirildiğini
göstermektedir. Emmer ekimi MÖ 6500 ile Yunanistan, Kıbrıs ve Hindistan alt kıtasına, MÖ 6000'den kısa süre sonra Mısır'a ve MÖ 5000 ile
Almanya ve İspanya'ya ulaştı. "İlk Mısırlılar ekmek ve fırının kullanımı geliştiricilerdi ve ilk büyük ölçekli gıda üretim endüstrilerinden
birine pişirme geliştirdiler." M.Ö. 3000 yılına gelindiğinde buğday Britanya Adaları ve İskandinavya'ya ulaşmıştı.
Bin yıl sonra Çin'e ulaştı.
BUĞDAY TANELERİ HASAT İÇİN OLGUNLUĞA HAZIRLAMA
Toprağın hazırlanması ve ekim zamanında tohum yerleştirmedeki teknolojik gelişmeler, bitki büyümesini iyileştirmek için ürün rotasyonu ve
gübrelerin kullanımı ve hasat yöntemlerindeki ilerlemeler, buğdayı canlı bir ürün olarak teşvik etmek için bir araya gelmiştir.
18. yüzyılda
tohum ekme makinelerinin kullanımı tohum yayımını değiştirdiğinde, verimlilikte bir başka büyük artış meydana geldi. Uzun ekili arazilere ürün
rotasyonu yöntemleri uygulandıkça ve birim alan başına saf buğday verimi
arttı ve gübre kullanımı yaygınlaştı. İyileştirilmiş tarım hayvancılığı
daha yakın zamanda harman makineleri ve biçerdöver makineleri (' biçerdöver '), traktörle çizilmiş kültivatörler ve ekiciler ve daha iyi çeşitler
içeriyordu.19. ve 20. yüzyıllarda Amerika ve Avustralya'da yeni ekilebilir arazilerde yetiştirildiği için buğday üretiminin büyük ölçüde artması
meydana geldi.
FİZYOLOJİ
Yapraklar, üreme geçişine kadar ateş apikal meristeminden teleskopik bir şekilde ortaya çıkar. Bir buğday bitkisi tarafından üretilen son yaprak,
bayrak yaprağı olarak bilinir. Gelişmekte olan kulağa karbonhidrat sağlamak için daha yoğundur ve diğer yapraklardan daha yüksek bir fotosentetik
orana sahiptir.
Ilıman ülkelerde, bayrak yaprağı, bitki üzerindeki ikinci ve üçüncü en yüksek yaprak ile birlikte, tahıldaki karbonhidratın çoğunu
sağlar ve durumları oluşumu sağlamak için çok önemlidir. Buğday, yaprakların üst (adaksiyal) tarafında, alt (abaxial) tarafına göre daha fazla
stomaya sahip bitkiler arasında olağandışıdır.
Bunun, diğer herhangi bir bitkiden daha uzun süre evcilleştirilmesinin ve yetiştirilmesinin bir
etkisi olabileceği teorileşmiştir. Kış buğdayı genellikle filiz başına 15'e kadar yaprak ve 9'a kadar bahar buğdayı üretir ve kış bitkileri bitki
başına 35 çeşide (sürgünlere) (çeşidine bağlı olarak) sahip olabilir. Buğday kökleri, 2 metreye kadar uzanan ekilebilir ekinlerin en derinleri
arasındadır.
Bir buğday bitkisinin büyüyen kökü, bitki formunda da, sapı içinde, bir enerji deposu birikir fruktanların, bitki, kuraklık ve
hastalık basıncı altında elde etmek için yardımcı olan ama kök büyümesi ile kök yapısal olmayan karbonhidrat rezervleri arasında bir denge
olduğu gözlemlenmiştir. Kuraklık ile uyarlanmış ürünlerde kök büyümesine öncelik verilmesi muhtemel iken, kök yapısal olmayan karbonhidrata,
hastalığın daha büyük bir sorun olduğu ülkeler için geliştirilen çeşitlerde öncelik verilmektedir.
GENETİK VE ISLAH
Geleneksel tarım sistemlerinde buğday popülasyonları genellikle yüksek seviyelerde morfolojik çeşitliliği koruyan gayrı resmi çiftçi tarafından
tutulan popülasyonlar olmak üzere, landraces’ten oluşur. Buğday tarlaları artık Avrupa ve Kuzey Amerika'da yetişmese de, başka yerlerde de önemini
korumaya devam ediyor.
Resmi buğday yetiştiriciliğinin kökenleri, istenen özelliklere sahip olduğu belirtilen tek bir bitkiden tohum seçimi
yoluyla tek hat çeşitlerinin yaratıldığı 19. yüzyılda yatmaktadır.
Modern buğday yetiştiriciliği yirminci yüzyılın ilk yıllarında gelişti ve
Mendel genetiğinin gelişimi ile yakından bağlantılıydı.
Kendi içinde melezlenmiş buğday çeşitlerinin yetiştirilmesi için standart yöntem, el
emaskülasyonu kullanılarak iki çizginin kesilmesi, daha sonra döllenmenin kendiliğinden alınması veya akrabalı hale getirilmesidir. Seçimler bir
çeşit ya da çeşit olarak salınmadan önce on ya da daha fazla nesil tanımlanmıştır (çeşitlilik farklılıklarından sorumlu genlere sahip olduğu
gösterilmiştir).
Başlıca üreme hedefleri arasında yüksek tane verimi, kaliteli, hastalık ve böcek direnci ve mineral, nem ve ısı toleransı dahil abiyotik streslere
tolerans yer alır. Ilıman ortamlardaki başlıca hastalıklar, soğuktan sıcak iklimlere kadar önemlerinin kabaca düzenlenmiş aşağıdakileri içerir:
göz farı, Stagonospora nodorum lekesi (glume lekesi olarak da bilinir), sarı veya şerit pas, külleme lekesi, bazen yaprak lekesi olarak bilinir),
kahverengi veya yaprak pas, Fusarium kafa yanıklığı, bronz leke ve kök pas. Tropikal bölgelerde, leke lekesi (Helminthosporium yaprak yanıklığı
olarak da bilinir) de önemlidir.
HASTALIK DİRENCİ
Triticum ve ilgili cins cinsindeki yabani otlar ve çavdar gibi otlar, 1930’lardan beri ekili buğday yetiştiriciliği için birçok hastalığa direnç
özelliklerinin kaynağı olmuştur.
GETİRİ
Buğday genlerinin belirli versiyonlarının varlığı, mahsul verimleri için önemlidir. İlk olarak Japon buğday yetiştiricileri tarafından kısa saplı
buğday üretmek için kullanılan 'cüce' özelliğinin genleri, dünya çapında buğday verimleri üzerinde büyük bir etkiye sahipti ve Meksika ve
Asya'daki Yeşil Devrim'in başarısında önemli faktörlerdi. ile Norman Borlaug. Cüce genler, fotosentez sırasında tesiste sabitlenen karbonun
tohum üretimine yönlendirilmesini sağlar ve ayrıca yerleştirme problemini önlemeye yardımcı olur.
'Barınma' rüzgarda bir kulak sapının üzerine
düşüp yere çürüdüğü zaman meydana gelir ve buğdayın ağır azotlu gübrelemesi, çimlerin daha uzun büyümesini ve bu probleme daha duyarlı hale
gelmesini sağlar. 1997 yılına gelindiğinde, gelişmekte olan dünya buğday alanının% 81'i yarı bodur buğdaylara ekildi ve hem verimi arttırdı
hem de azotlu gübreye daha iyi tepki verdi.
Dünya rekoru buğday verimi 2017'de Yeni Zelanda'da yaklaşık 17 ton / ha'dır.
ÇEŞİTLER
Dünyada yetişen 14 türden yaklaşık 30.000 buğday çeşidi vardır.
Bunların yaklaşık 1.000'i ticari olarak önemlidir. Amerika Birleşik
Devletleri'nde 500'den fazla çeşit mevcuttur. Kanada'da farklı çeşitler satıştan önce karıştırılır. Ayrı olarak depolanan ve taşınan
(ek ücret karşılığında) “kimlik korunmuş” buğday genellikle daha yüksek bir fiyat getirir.
Buğday genetiği evcilleştirilen diğer türlerin
çoğundan daha karmaşıktır. evcilleşme sırasında antik seçilen genlerin mutasyona uğramış versiyonları yanı sıra, daha yeni kasıtlı bir
seçim olmuştur allel büyüme özelliklerini etkiler.
Beslenme
100 gramda buğday 327 kilokalori sağlar ve protein, diyet lifi, manganez, fosfor ve niasin (tablo) gibi çok sayıda temel besin açısından
zengin bir kaynaktır ( Günlük Değer'in % 20 veya daha fazlası ). Birkaç B vitamini ve diğer diyet mineralleri önemli içeriktedir.
Buğday% 13 su,% 71 karbonhidrat ve% 1.5 yağdır. % 13 protein içeriği çoğunlukla glütendir (buğdaydaki proteinin% 75-80'i). Gıda ve Tarım
Örgütü tarafından teşvik edilen yeni protein kalite yöntemine ( DIAAS ) göre buğday proteinleri insan beslenmesi için düşük kaliteye sahiptir .
Yeterli miktarda diğer esansiyel amino asitleri içermelerine rağmen, en azından yetişkinler için, buğday proteinleri esansiyel amino asit olan
lizinde eksiktir .
Buğday endosperminde ( gluten proteinleri) bulunan proteinler lizinde özellikle zayıf olduğundan, beyaz unlar lizinde tam
tahıllara kıyasla daha eksiktir. 2017 yılından itibaren başarı olmadan lisin zengini buğday çeşitlerini geliştirmek için bitki ıslahında önemli
çabalar sarf edilmektedir. Bu noksanlığı telafi etmek için yaygın olarak diğer gıda kaynaklarından (esas olarak baklagiller ) proteinler ile
takviye kullanılmaktadır tek bir esansiyel amino asidin sınırlandırılması, diğerlerinin parçalanmasına ve atılmasına neden olur, bu da özellikle
büyüme döneminde önemlidir.
BUĞDAYDA DÜNYA ÇAPINDA TÜKETİM
Buğday 218.000.000 hektardan fazla (540.000.000 dönüm), diğer mahsullerden daha geniş bir alanda yetiştirilmektedir. Dünya buğday ticareti,
diğer tüm mahsullerin toplamından daha fazladır. Pirinç ile buğday, dünyanın en çok tercih edilen temel gıdasıdır. Buğday bitkisinin arktik
bölgelerden ekvatora, deniz seviyesinden Tibet ovalarına kadar deniz seviyesinden yaklaşık 4.000 m yüksekliğe kadar büyüme kabiliyetine sahip
agronomik adaptasyonu nedeniyle önemli bir diyet bileşenidir. Agronomik adaptasyona ek olarak, buğday, tahıl depolama kolaylığı ve yenilebilir,
lezzetli, ilginç ve doyurucu yiyecekler yapmak için tahılları un haline dönüştürme kolaylığı sunar. Buğday, ülkelerin çoğunda en önemli
karbonhidrat kaynağıdır Buğdayın en yaygın biçimleri beyaz ve kırmızı buğdaydır. Bununla birlikte, buğdayın diğer doğal formları da vardır.
Doğal olarak evrimleşmiş buğday türlerinin ticari olarak küçük fakat besleyici olarak ümit verici diğer türleri arasında siyah, sarı ve mavi
buğday bulunur.
BUĞDAYIN SAĞLIĞA ETKİLERİ
Dünya çapında milyarlarca insan tarafından tüketilen buğday, özellikle buğday ürünlerinin birincil gıdalar olduğu en az gelişmiş ülkelerde
insan beslenmesi için önemli bir besindir. Buğday, tam tahıl olarak yenildiğinde, çocuklar ve yetişkinler için önerilen, tam tahıl açısından
zengin kriterleri karşılayan çeşitli gıdalar içeren çeşitli günlük porsiyonlarda, sağlıklı bir çoklu besin ve diyet lifi kaynağıdır. Diyet
lifi aynı zamanda insanların dolgun hissetmesine ve dolayısıyla sağlıklı bir kiloya yardımcı olabilir. Ayrıca, buğday doğal ve biyolojik olarak
zenginleştirilmiş diyet lifi, protein ve diyet mineralleri dahil besin takviyesi.
ÜRÜN GELİŞTİRME
Buğdayın iklim, tohum türü ve toprak koşullarına bağlı olarak ekim ve hasat arasında 110 ila 130 gün arasında olması gerekir (kış buğdayı
kış donması sırasında uykuda kalır). Optimal bitki yönetimi, çiftçinin büyüyen bitkilerdeki her gelişim aşaması hakkında ayrıntılı bir
anlayışa sahip olmasını gerektirir. Özellikle, bahar gübreleri, herbisitler, fungisitler ve büyüme düzenleyicileri tipik olarak sadece
bitki gelişiminin belirli aşamalarında uygulanır. Örneğin, şu anda ikinci azot uygulamasının en iyi, kulak (bu aşamada görünmez) yaklaşık
1 cm büyüklüğünde ( Zadoks ölçeğinde Z31) yapılması önerilir.). Aşamaların bilgisi, iklimden daha yüksek riskli dönemleri belirlemek için
de önemlidir. Örneğin, ana hücreden polen oluşumu ve antez ve olgunluk arasındaki aşamalar yüksek sıcaklıklara karşı hassastır ve bu olumsuz
etki su stresi ile daha da kötüleşir. Çiftçiler ayrıca 'bayrak yaprağı' (son yaprak) ne zaman ortaya çıktıklarını bilmekten de yararlanır,
çünkü bu yaprak tahıl doldurma döneminde fotosentez reaksiyonlarının yaklaşık % 75'ini temsil eder ve bu nedenle iyi bir sağlamak için hastalık
veya böcek saldırılarından korunmalıdır.
Diğer temel gıdalarla karşılaştırılması
Aşağıdaki tablo, buğday ve diğer başlıca temel gıdaların ham formdaki besin içeriğini göstermektedir.
Bununla birlikte, bu zımbaların ham formları yenilebilir değildir ve sindirilemez.
Bunlar filizlenmeli veya insan tüketimine uygun şekilde hazırlanmalı ve pişirilmelidir.
Filizlenmiş veya pişirilmiş formda, bu tanelerin her birinin nispi beslenme ve anti-beslenme içeriği, bu tabloda bildirilen bu
tanelerin ham formundan oldukça farklıdır.
Pişmiş formda, her zımba için beslenme değeri pişirme yöntemine bağlıdır (örneğin: pişirme, kaynatma, buharda pişirme, kızartma vb.).