KARAYEMİŞ YETİŞTİRİCİLİĞİ
Karayemiş ilk olarak 1546 yılında Fransız Pierre Belon tarafından Trabzon'dan
toplanmış ve Cerasus trapezentuna ( Trabzon Kirazı ) olarak adlandırılmıştır.
Bitki aynı yıl, İstanbul üzerinden İtalya'ya; 1574'te de Clusius tarafından
Viyana'ya getirilmiş,
oradan da Fransa ve İngiltere'ye gönderilmiştir.
Budanarak
şekil verilebilmesi, dökülmeyen parlak koyu yeşil yaprakları ve kokulu beyaz
çiçekleri ile taflan, 1600 yılından itibaren tüm Avrupa'da park ve
bahçelerde yetiştirilmeye başlanmıştır.
Günümüzde büyüme biçimi, yaprak boyut ve şekli,
kışa dayanıklılık açısından farklı 20 kadar taflan kültürvarı vardır.
Bitkiye ülkemizde değişik yöresel adlar verilir. Bunlar arasında en yaygın
olarak kullanılan Taflandır.
Laurocerasus officinalis'e taflan dışında,
özellikle Ordu'nun doğusunda gürcü kirazı”, karayemiş, Laz kirazı, Laz
üzümü, Laz yemişi, Giresun'da Tanal, Artvin'de tçkoo gibi yöresel adlar
verilir.
Bitki Kuzeydoğu Anadolu'nun türkülerinde, şiirlerinde kısaca
folklorunda yer alır.
Zeytin (yuvarlakça) biçimindeki, tek çekirdekli (düzgün, sivri, çarpık yumurta
biçimli) az-çok sulu mayhoş-buruk (olgunlaşmış mahlep tadına benzer) meyveleri;
8-10 mm boyunda, önceleri yeşil, olgunlaşınca siyaha yakın (koyu mor) bir renk alır.
Sarı kırmızı alacalı olanları da vardır.
Büyüme biçimi, yaprak boyu ve şekli, kışa dayanıklılık açısından farklı 20 bodur
türü bulunan karayemişin yabancı literatürde, önemli 9 çeşidi vardır.
Bunlar;
Angustifolia (yaprakları ince ve şerit biçimli), Caucasica (koyu yeşil
yapraklı), Colchica (bol çiçekli), Herbergii (koyu yeşil yapraklı), Otto luyken
(yavaş gelişmeli), Pyramidalis (dar tepeli, piramit formlu), Schipkaensis
(Bulgaristan kökenli, bol çiçekli, kışa dayanıklı), Schipkaensis Macrophylla
(gevşek dokulu), Zabeliana (sarkık formlu, kent iklimine dayanır).
Ülkemizde ise
meyve biçimi ve meyvenin olgunlaşma mevsimine göre 7 karayemiş çeşidi vardır.
Su -(acı)- (temmuz ortası, acımsı-buruk lezzetli), Vavul (çok etli ve az
taneli), Yabani (temmuz ilk haftası, buruk lezzetli), Ağustos -İstavrit-
(meyveler geç ve kırmızı renkte olgunlaşır), Orak -(selvi)- (temmuz ortası,
tatlı-lezzetli), Ayran -(beyaz)- (haziran ortası, tatlı lezzetli), Kiraz
-(Ekmek)- Karayemişleri (haziran ortası, mayhoş-hafif buruk).
DOĞAL YAYILIŞ ALANI
Karayemiş ( Laurocerasus officinalis Roemer ) bitkisinin anavatanı Karadeniz'in
doğu kıyıları, Balkanlar ( Eski Yugoslavya, Bulgaristan ), Batı Kafkasya ve
Kuzey İran gösterilmektedir.
Tür hem doğal hem de kültür bitkisi olarak
Karadeniz dağlarının kuzeye bakan ve deniz seviyesinden 20- 1700m'ye kadar olan
yüksekliklerinde yetişmektedir.
Ülkemizde karayemişin değişik formlarına şu bölgelerde rastlamak
mümkündür;
Karadeniz
Bölgesi’nde; Rize dolaylarında, Trabzon çevresinde, Maçka Meryemana Vadisi’nde, Giresun, Sinop (Ayancık), Zonguldak (Devrek),
Kastamonu, Bartın ve Bolu çevresindeki yapraklı orman ve orman kıyılarında
rastlanır.
Marmara
Bölgesi’nde; İzmit (Keltepe), Adapazarı dolaylarında, İstanbul çevresinde
Belgrat Ormanları’nda ve Alemdağ’da, Bursa Uludağ’da ve Karadeniz kıyısı
yakınlarındaki ormanlarda rastlanır.
Güney Anadolu’da;
Osmaniye’de Gâvur Dağları’nda ve lokal olarak da Amanos Dağları’nda yer alır.
Şuana kadar ülkemizde yapılan morfolojik ve sitolojik karakterizasyon
çalışmalarında Laurocerasus officinalis'in üç kültürvar ve bir de yaban formunun
varlığı tespit edilmiştir.
Bu kültür formlar hem morfolojik olarak farklılık hem
de sitolojik olarak meyve ve yaprak içerikleri farklılıklar göstermektedir.
Bu
formlardan özellikle Angustifolia formu geniş bir dağılım gösterir ve
Avrupa'da bahçelerde süs bitkisi olarak kullanılır.
EKONOMİK DEĞERİ
Ülkemizde dikkate değer ekonomik büyüklükte karayemiş bahçeleri yoktur.
Ancak,
Doğu Karadeniz bölgesi karayemişi severek tüketmekte, ağaçlar daha çok evlerin,
bahçelerin, genellikle çay ve fındık bahçelerinin kenarlarında, yol kenarlarında
ve orman içlerinde bulunmaktadır.
Karayemişlerin kalitesi de birbirinden farklıdır. Meyve şekli,
aroması, tadı, rengi farklılık göstermektedir.
Bu çeşitlilik içerisinde en çok
sevilen tipler, üreticiler tarafından toplanarak bahçelerin kenarlarına
dikilmişlerdir.
Birçok bahçede onlarca ağacı bir arada görmek de mümkündür.
MORFOLOJİK YAPISI
Altı metreye kadar boylanan çalı veya küçük ağaç şeklinde bitkilerdir.
Yapraklar
dikdörtgensi - elips, dikdörtgensi - yumurta, 20x8 ebatlarında, kenarları dişli
veya düz, yaprakların üstü koyu yeşil, altı ise soluk yeşildir.
Yaprak sapı
15mm'ye kadar uzunlukta, çiçek dur umu başaktır.
Genellikle yaprakları daha kısa olan çiçekler beyaz, çiçek sapları 8mm'ye kadar
uzunlukta, çiçek tablası loblara kadar genişleyen çan şeklinde olup petaller
4mm'dir
Yaz – kış yaprağını dökmeyen (herdem yeşil) boylu çalı veya ağaç halinde
bulunur.
Yabanileri genellikle çalı formundadır.
Yetiştiriciliği yapılan
çeşitler ise 5 –8 m kadar boylanabilmektedirler.
Derine giden kuvvetli bir
kök sistemi vardır.
Düzgün ve genellikle dik bir gövde yapar.
Gövde grimsi
siyah, donuk siyah renktedir.
Sert odun dokusu ve kuvvetli bir dal sistemi
vardır. Dalcıkların uçlarına doğru çiçek salkımı görülür.
Bunlar yaprak koltuğundan çıkar.
Açık yeşil renkteki sürgünleri tüysüzdür. Boyları 5 –25 cmm uzunlukta olan yapraklar, elips uzunca yumurta
biçiminde, kısa saplı, sivri uçlu, tam kenarlı veya düzensiz seyrek dişlidir.
Uzun şerit halindeki yapraklar deri gibi serttir. Üst yüzü parlak koyu yeşil
renkte, alt yüzü açık solgun yeşil renkte ve tüysüzdür.
Yaprak orta damarı alt
yüzde bariz bir çıkıntı yapar.
Yaprağın alt bölümünde 2 – 4 tane beze bulunur.
Beyaz renkli çiçekler 5 – 15 cm boyundaki bir eksen üzerinde, dik duran bir salkımda
toplanmışlardır.
Her bir çiçek üzerinde 5 çanak yaprak, 5 taç yaprak, 1 dişi
organ ve 15 – 20 erkek organ bulunur.
Meyveleri çekirdekli, sulu ve 6 – 25 mm boyundadır. Önceleri yeşil renkte olan meyveler
olgunlaşınca tiplere göre mor siyah renkli, bazen açık veya koyu kırmızı, bazı
çeşitlerde de sarı – kırmızı alacalı olmakla beraber genellikle siyaha yakın
koyu bir renk alır.
Kiraz iriliğinde olan meyveler şekil olarak da genellikle
kiraza benzemekte, kalp şeklinde, küt veya sivri uçlu, hafif uzun veya üsten
basık ve bazen de üzüm taneleri gibi yuvarlak olabilmektedir.
Çekirdek düzgün,
sivri zeytin biçimindedir.
Meyveleri tatlı, buruk ve acı arasında değişen yeme
özelliklerine sahiptir.
İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ
Anavatanı olması bakımından Karadeniz’in kıyı bölgesi karayemiş yetiştiriciliği
bakımından uygun iklim özelliklerine sahiptir.
İyi gelişme göstermesi ve bol
ürün vermesi nemli, güneşli, ılıman iklim bölgelerinde olmaktadır.
Erken çiçek
açtığından (çeşit özelliği ve rakım durumuna bağlı olarak Şubat – Mart aylarında
çiçek salkımları görülemeye başlar) ilkbahar geç donlarından zarar
görebilmektedir.
Bazı yıllar verimin az olmasının nedeni buna bağlanabilir.
Yine
tozlanma zamanı görülen sisler bir takım olumsuzluklara yol açabilmektedir.
Hemen her çeşit toprakta yetişebilir. Havalanması iyi, derin topraklarda bol
ürün verir.
Genel olarak derin, iyi havalanan, nemli, humuslu – killi – kumlu
topraklarda yetişir.
Taşlık, kayalık arazilerde de yetişebilir. pH yönünden
asidik topraklarda yetişse de kireçli topraklara da tolerans gösterir.
BAHÇE TESİSİ
15 – 30 m2 taç yapabilen bu tür için 3x4, 4x4, 4x6 m
aralıklarla dikim yapılarak bahçe tesis edilebilir.
Dikimde dikdörtgen, kare,
üçgen vs. dikim metotları kullanılabilir. Kullanılan fidanlar vejetatif olarak
çoğaltılmış olmalıdır.
Meyve ağaçlarının muntazam ve kuvvetli bir taç teşkil edebilmeleri ve verim
çağında uzun zaman kalmalarını sağlamak için dikim sonrasından itibaren budamayı
bilinçli olarak yapmak lazımdır. Bir karayemiş ağacı 35 – 40 yaşına kadar
ekonomik anlamda ürün verebilmektedir.
Bir dekar karayemiş bahçesinden elde edilecek ürün miktarı yaklaşık 3000 kg’dır.
Günümüz şartlarına ve pazarda talep durumuna göre değerlendirildiğinde, oldukça
iyi bir gelir getireceği muhakkaktır.
ÇOĞALTILMASI
Karayemişin çoğaltma yöntemleri aşağıda sıralanmıştır.
1. Tohumla,
2. Kök sürgünleriyle,
3. Çelikle,
4. Daldırmayla,
5. Aşıyla,
6. Doku kültürü ile.
Kalitesi iyi olan tiplerin çoğaltılmasında kök sürgünleri ve çelikle çoğaltma
yaygın olarak kullanılmaktadır.
Çok az miktarda da olsa tohumla üretim
yapılmaktadır.
Ancak bu yöntemle çoğaltmada açılma olacağından tercih
edilmemektedir.
KİMYASAL YAPISI, ETKEN MADDELERİ VE ORANLARI
Ülkemizde dağılım gösteren kültürvarların meyvelerinde 23 farklı karboksilik
asidin varlığı ve temel karbonhidratlardan hepsinin bol miktarda varlığı tespit
edilmiştir.
Karboksilik asitlerden bazıları bazı kültürvarlarda mevcut olup
diğerlerinde olmazken; hidroksisüksinik asid, benzoik asit bütün kültürvarlarda
temel bileşen olarak tespit edilmiştir.
Karbonhidratlardan ise fruktoz, glikoz
ve alkol şekerlerinden sorbitol tüm kültürvar meyvelerde bol miktarda bulunmakta
iken kültürvar meyveleri az miktarda sukroz içermektedir.
Yapraklarında ise zehirli bir glikozit olan syagenetik glikozitler sınıfındaki
Syandrikasit bulunmaktadır.
İnsanlarda görülen zehirlenmeler genellikle
tohumlarında syagenetik glikozitler bulunan bitkilerin tohumlarının yenmesi
sonucu meydana gelir.
Bu asitler insan vücudu içine birkaç dakika - birkaç saat
içinde yayılarak ölümler meydana getirdiği için syagenetik glikozit türlerinden
Syagenetikasid içeren yaprakların bilinçsiz bir şekilde kullanılmaması gerekir.
Taflan yapraklarının su buharı destilasyonu sonucunda tanen, şeker, yağ, emülsin
isimli bir ferment ( bu ferment glikozite tesir ederse onu benzaldehit,
siyanhidrin ve glikoza parçalar ) ve pralavrosin isimli bir glikoza ihtiva eder.
Bu glikozit renksiz, kokusuz ve acı lezzetlidir.
Yapraklarda bulunan siyanhidrik
asit miktarı 100g yaprakta 120- 180 mg arasında değişmektedir.
KULLANIM ALANLARI
Taflan doğal floramızın bir elementi olmasının yanı sıra, süsleyici özelliğinden
dolayı aynı zamanda park ve bahçelerimizde de yetiştirilir.
Yaprakları uzun süre
camlılığını koruduğundan, çelenk yapımında, çiçek demetlerinin ve balık
tablalarının düzenlenmesinde kullanılır.
Yapraklarının destile edilmesi ile eczacılıkta kullanılan aqua laurocerasi veya
laurocerasin elde edilir.
Taze yapraklardan su buharı destilasyonu ile elde
edilen ve 0,1 oranında siyanhidrik asit ihtiva eden su (günde 2- 10 g arası) birçok sinir hastalıklarının tedavisinde
kullanılan preparatların yapımında kullanılır. Ayrıca bazı gıda maddelerine ve
bazı galernik preparatlara koku vermede de kullanılır.
Doğu Karadeniz bölgesinde meyveleri yenir ve pazarlarda satılır.
Ayrıca
meyvelerinden likör yapılır.
Halk arasında Taflan meyveleri meyve olarak
yenmekte olup, yaprakları çay gibi demlenerek sinir bozukluklarına karşı,
öksürük dindirici ve spazm kesici olarak kullanılmaktadır.
Taflan meyvelerinin
sindirimi kolaydır ve taze olarak ya da kurutulduktan veya kavrulduktuk tan
sonra yenir. İnsanı tok tutar.
Tek başına veya fındık ve cevizle birlikte çerez
olarak yenen taflan meyveleri, pasta, kek ve özellikle hoşaf ve kompostolara
koku ve tat kazandırmak için ilave edilir.
Reçel ve turşuda hazırlanmaktadır.
Meyveler genellikle yetiştiriciler tarafından tüketilirse de bazen semt
pazarlarında veya yakın şehirlerde manavlarda satılır.
Yaprakları Folia lauracersi recens TK adı altında taze olarak kullanılır.
Yapraklarında Prurasin adlı siyogenetik bir glikozit vardır.
Bu glikozit
hidroliz ile siyanhidrikasit verir, bu asit zehirlidir.
Kıyılmış taze yapraklar
su buharı ile destile edilirse Aqua Laurocerasi TK ( taflan suyu ) elde edilir.
Bu su % 1 oranında sulandırıldıktan sonra yatıştırıcı, öksürük dindirici ve koku
dindirici olarak kullanılır.
Meyve tipleri arasında fark gözetmeden hangi
hastalıklara iyi geldiği aşağıda gösterilmiştir:
Bir yemek tabağı
dolusu olgun meyve, başta mide ülseri ve barsak tembelliği olmak üzere, sindirim
sistemi rahatsızlıklarına 10 günlük kürler halinde kullanılır.
Sabahtan aç
karnına yenen 10 adet meyve hemoroite iyi gelir.
Olgun meyvelerin
suda kaynatılması ile ele geçen sıvı diüretik olarak, idrar tutukluklarında
kullanılır.
Bir miktar taze
ya da kuru meyve, tohumları ile beraber ezilerek sabahları aç karnına yenirse,
şeker hastalığına iyi gelir.
Meyvelerin
sıkılması ile ele geçen usare, mide ülserine, egzama ya karşı kullanılır.
Meyveler
çekirdekleri ( endokarp + tohum ) ile beraber toz edildikten sonra balla
karıştırılıp, bronşit tedavisinde kullanılır.
Meyvelerin
yenmesi sigaraya karşı isteksizlik doğurur.
Taze taflan yapraklarından
hazırlanan taflan suyu, spazm çözücü, bulantı kesici olarak kullanılmış;
içerdiği HCN' in çok zehirli olması nedeniyle tıbbi kullanılışı hiçbir zaman
geniş boyutlara ulaşmamıştır.