Karbondioksit (CO2) :
Sera güllerinde fotosentez için su ile birlikte kullanılan önemli bir maddedir.
Fotosentez sonucu bitkide büyüme ve gelişme artar.
Havadaki
normal CO2 gazı yaklaşık 300 ppm dir.
Sera- larda CO2 miktarı arttırılırsa fotosentez de artacağından güllerin sapı uzar.
Goncalar daha iri olur, dolayısıyla kalite artar.
Seralarda CO2 ihtiyacı havalandırmanın yanı sıra, sera içinde alkol, propan yakılması
ile de sağlanabilir.
Bitki | Hastalık | Patojen |
Armut | Köşe çürüklüğü | Phialophora malorum |
Avokado | Kök çürüklüğü | Phytophthora cinnamomi |
Biber | Kurşuni küf | Botrytis cinerea |
Brokoli | Kök uru | Plasmodiophora brassicae |
Buğday | Çizgi hastalığı | Cephalosporium gramineum |
Domates | Külleme | Erysiphe orontii |
Elma | Acı çürüklük | Colletotrichum gloeosporioides |
Elma | Alternaria çürüklüğü | Alternaria spp. |
Elma | Botrytis çürüklüğü | Botrytis cinerea |
Fıstık | Aflatoksin | Aspergillus flavus |
Fıstık | Kapsül çürüklüğü | Pythium myriotylum |
Gül | Kurşuni küf | Botrytis cinerea |
Havuç | Güney yanıklığı | Sclereotium rolfsi |
Havuç | Kavite lekesi | Pythium coloratum |
Havuç | Siyah kök çürüklüğü | Chalara elegans |
Hıyar | Kök çürüklüğü | Pythium splendens |
Hıyar | Kurşini küf | Botrytis cinerea |
Kahve | Yaprak lekesi | Mycena citricolor |
Kavun | Meyve çürüklüğü | Myrothecium roridum |
Lahana | Kök uru | Plasmodiophora brassicae |
Nektarin | Rhizopus çürüklüğü | Rhizopus stolonifer |
Patates | Yumuşak çürüklük | Erwinia carotovora |
Patlıcan | Kurşini küf | Botrytis cinerea |
Pirinç | Kılıf çürüklüğü | Sarocladium oryzae |
Şeftali | Leucostoma kanseri | Leucostoma persoonii |
Şeftali | Meyve monilyası | Monilinia fructicola |
Turunçgil | Phytophthora kök çürüklüğü | Phytophthora nicotianae |
Üzüm | Penicillium çürüklüğü | Penicillium digitatum |
1 | PH DÜŞÜRÜCÜ- YAYICI YAPIŞTIRICI |
İlaçlama suyunun PH sını düşürür, ilacın bozulmasını önler. İlaçlar bitkiye uygulandıktan sonra ilacın yaprağa yayılmasını sağlar, yapraktan akmasını önler. |
2 | ORGANİK GÜBRE | Bitkinin düzgün ve dengeli beslenmesini sağlar. Meyvelerin albenili, parlak, renkli, iri, dayanıklı, sert, ağır, lezzetli ve hoş kokulu olmalarını sağlar. |
3 | İNSEKTİSİT |
BÖCEK İLACI Zararlı dönemine göre, sayfanın en altındaki zararlılara karşı, bir ilaç kullanın. İlaçların kullanma - hasat sürelerine dikkat edin. |
4 | FUNGUSİT |
MANTAR İLACI
(Ayrı bir kapta karıştırdıktan sonra) Hastalık dönemine göre, sayfanın en altındaki zararlılara karşı, bir ilaç kullanın. İlaçların kullanma - hasat sürelerine dikkat edin. |
5 | DİĞER | Teknik elemanlarımızca önerilen diğer iz elementler. |
KİREÇ ÇÖZÜCÜ |
Sezon başında kireçli topraklarda muhakkak kullanılmalı. Kılcal köklerin etrafını sarmış kireç kaymak tabakasını yok eder. |
DÖNÜME 1 KG
damla sulama ile |
KÖKLENDİRİCİ |
Hücre bölünmesini hızlandırır. Dolayısıyla, bitkinin büyümesi ve gelişmesi de hızlanır.
Kök oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. Köklerİ kuvvetlendirir. Köklerin, özellikle uzunlamasına, büyümesi ve gelişmesi üzerine uyarıcı etkisi vardır. |
|
ORGANİK GÜBRE |
Çiçeklenmeden önce 1. uygulama, meyve tutumunda 2. uygulama, hasattan 45 gün önce 3. uygulama yapılır Gereksinim duyulan bütün dönemlerde 300 gr / 100 lt su ile olmak üzere 2 uygulama. |
200-300 |
DEMİRLİ GÜBRE |
En sık görülen bitki besin noksanlığıdır.
Toprak olumsuzlukları bitkilerin, toprakta olan demiri kullanmasını engeller Toprak analizlerini mutlaka yaptırın |
125-150 cc |
POTASYUMLU GÜBRE | Ürünün RENK ve AROMA sını AĞIRLIK ve KALİTE sini İRİLİK ve SERT liğini belirleyen potasyumu yüksek oranda içerir. Özellikle meyve ve sebze yapraklarında görülen yaprak kenarındaki kurumayı önler ve ürün artışını sağlar. | |
DAMLA SULAMA |
AZOT, FOSFOR, DENGELİ, POTASYUM Her dönem düzenli kullanılmalı. Bitkinin NPK sı karşılanmalı |
2-3 kg |
Dikim :
Güllerin dikiminde en uygun periyodik Kasım ve Mart ayları arasındadır. Fakat gerçekte 15 Ekimden itibaren Nisan sonuna kadar dikilebilirler.
Kışın dikim, toprak şartlarının elverişsizliği nedeniyle uygun değildir.
Dikim, geç Nisanda yapılmışsa özellikle sulamaya büyük özen göstermek
gerekir. Söz edilen dikim zamanları çıplak köklü güller için geçerlidir.
Şimdi yetiştiriciler, her mevsim hatta yazın bile dikilebilme olanağı
olan olan tüplü güller yetiştirmektedir.
Gerek bahçecilikte, gerekse seralarda kesme çiçek olarak yetiştirilen güllerin dikimi çok önemlidir.
Dikim için, yukarıda anlatıldığı şekilde hazırlanan toprak sahada derinliği 60 cm, çapı 40 cm olan çukurlar açılır.
Çukur dibine, üstten alınan
toprak gübreyle karıştırıldıktan sonra konur.
Bundan sonra sıra, güllerin dikime hazır hale getirilmesine gelir.
Buna pratikte “kök tuvaleti “
(dikim budaması) denir.
Amacı, sökümde zedelenen, kuruyan kök uçlarını budamaktır.
Ölü kök uçları kahve rengi olup, bahçe makasıyla kesilerek
sarı veya beyaz sarı rengin ortaya çıkması sağlanır.
Toprak içinde, köklerin kesilen kısımlarının etrafında oluşan yara dokusunun çevresinden
çıkan çok sayıda kökçükler gülün toprağa sıkıca tutulmasını sağlarlar.
Bu tutunma,eğer gülün kökleri dikim-den önce killi toprak, taze gübre ve
sudan yapılmış bulamaca batırılırsa daha da kolaylaşır.
Köklerde yapılan bu budamaya paralel olarak dal uçları da budanmalıdır.
Bu yöntem, bütün
geç dikimler için özellikle önerilir.
Dikim budaması yapılan güller, önceden açılmış olan çukurlara, kökler kıvrılmayacak, doğal durumunu koruyacak
ve aşı noktası hafif olarak toprak içinde kalacak şekilde yerleştirilirler.
Fazla uzun kökler de budama sırasında uçlarından kesilerek
kısaltılabilirler. Gübreyle karıştırılarak yavaş yavaş köklerin arasına konulur ve çukur tamamen doldurulduktan sonra etrafına sulama çanağı
yapılarak bolca sulanır.
Güllerde Budama :
Güllerde Budamanın dört ana nedeni vardır.
1- Gençleştirme
2- Verimi Arttırma
3- Kaliteyi Arttırma
4- Form Verme
Güller her yıl ne kadar iyi bakılırsa bakılsın, zamanla karşılaştığı, dalların kısalıp gelişmediği, kurumuş bir hal aldığı görülür.
Bu durumda, güllerin keskin aletle aşı noktasının üstünden kesilmesi hem gençleştirmeye hem de verimli ve kaliteli çiçek elde edilmesine
yardımcı olur.
Gençleştirmenin söz konusu olmadığı, verimin de iyi olduğu güllerde yapılan budama form içindir.
İyi bir form için “V” şeklindeki
budama gerekir.
Güllerde budama zamanı kış sonu veya ilkbahar başıdır.
Gül fidanlarında budama üç şekilde yapılır.
Uzun Budama (yumuşak budama ) :
Dalların dipten itibaren 5-10 göz bırakılacak şekilde kesilmesiyle gerçekleşir.
Bu tip budama çok kuvvetli, sağlıklı gelişen güllerde, melez çay
güllerinde, sarılıcı güllerde uygulanır.
Kısa Budama (Sert Budama ) :
Dallar dipten itibaren 2-4 göz üzerinden budanır.
Bu tip budama genç sürgünlerin kuvvetli ve dayanıklı olmasını, çiçek dallarının da daha uzun ve
kuvvetli olmasını sağlar.
Zayıf, güçsüz, verimli olmayan güllerin çoğu bu şekilde budanır.
Karışık Budama :
Gül fidanlarındaki dalların kuvvet, kalınlık, uzunluk, yaş, verim gibi faktörler gözönünde bulundurulmak suretiyle yerini göre uzun,
yerine göre kısa budanmasıdır.
Cinsleri ne olursa olsun pratikte gülleri şu şekilde budanmalıdır. 1. yıl 2 göz üzerinden
2. yıl 3-4 göz üzerinden
3. yıl 5-6 göz üzerinden
4. yıl 2-3 göz üzerinden
Bu şekilde yapılan budamayla güllerin hem şekillerini korumuş olur, hem de ömürlerini uzatmış oluruz.
Budanan fidanlar derhal sulanmalı,
sulamayla birlikte sulandırılmış gübre verilmelidir.
Budamanın sabah veya akşam üstü serinliğinde sonbahar-ilkbahar arasında yapılması uygundur.
Koltuk Filizleri ve Tomurcuk Alam :
Güller genel olarak, dipten itibaren 1 veya 2 kalın dal ve çok sayıda ince dal meydana getirirler.
Kaliteli gül yetiştiriciliğinde, bitkilerin dipten itibaren birkaç kalın dal meydana getirmesi istenir, bu da “ uç alma tekniği “ ile sağlanabilir.
Yeni dikilen güller, gelişmeye başladıktan sonra sürgün gelişimi dikkatle gözlenmeli, sürgünler 2.5-3.0 cm olunca ikinci veya üçüncü beş
yaprakçıklı yaprağın hemen üzerinden sürgün ucu kopartılmak suretiyle “ Erken Uç Alma “ tekniği uygulanmalıdır.
Bu yöntemle, meydana gelen sürgünlerin daha kalın çaplı olması, bitki üzerinde küçük çaplı sürgün kalmaması ve sürgünler üzerindeki yaprakların da
en büyük ölçülerine kadar gelişmesi sağlanmış olur.
Doğal olarak gelişen kuvvetli, orta kalınlıktaki gül sürgünleri çiçek tomurcukları görülene
dek gelişmelerine izin verilir, daha sonra üstteki ilk beş yaprakçıklı yaprağın altından kesilirler.
Bu şekilde “Yumuşak Uç Alma” tekniği uygulanan
güllerin daha uzun saplı olması sağlanmış olur.
Güllerde birde “Sert Uç Alma” vardır ki:
Bu da uzun saplı, kaliteli gül elde edilmesi için uygulanır.
Sürgünler alttaki iki adet beş yaprakçıklı yaprağın üzerinden kopartılır.
Filiz alma, güllerde çiçek sapı ve buna bağlı olarak ta çiçek tomurcuğu sayısını kontrol altında tutmak amacıyla yapılır.
Çünkü uç alma ile ikinci ve üçüncü derecedeki gözlerin sürgün yapmaları teşvik edilmiş olur.
Bunlardan en üst noktadaki bırakılırken, diğerleri
alınarak kontrol yapılır.
Güllerde ayrıca çiçek sapı üzerindeki tepe tomurcuğundan başka, çeşit özelliğine göre 2-4 arasında değişen sayıda ikinci
derecede çiçek tomurcukları da vardır.
Bunlar nohut iriliğine gelince elle kopartılarak alınmalıdır. Bu şekilde tepe tomurcuğunun gelişimi
engellenmemiş olur.
Güller, genel olarak dikimden itibaren kesime kadar üç aylık bir zamana ihtiyaç duyarlar.
Verimi Pazar koşullarına göre ayarlayabilmek ve belirli
periyotlarda münavebeli olarak çiçek elde edebilmek amacıyla bir ürün programlaması yapmak önemlidir.
Bunun için de dikim zamanıyla birlikte uç
alma zamanı ayarlanmalıdır. Uç almadan itibaren gülün kesimine kadar geçen süre uç alma şekline, zamanına ve varyetelere göre değişiklik gösterir.
Genel olarak geç ilkbaharda veya yazın bu süre 5-6 hafta iken, kışın 8 haftaya çıkar.
Bunun dışında, “yumuşak uç alma “ uygulananlar “sert uç alma” uygulananlara göre 3-7 gün gibi daha fazla bir sürede kesime gelirler.
BU arada seradaki sıcaklık değişmeleri de dikkate alınmalıdır. Diğer taraftan gülün sap uzunluğu da kesim zamanını etkileyen bir faktördür.
Uzun saplı güller, olgunlaşmaları için daha fazla zamana ihtiyaç gösterirler.
Ayrıca gece sıcaklığını (bir gecede en fazla 1 C olmak kaydıyla)
4-5 C düşürmek veya yükseltmekle çiçeklenme gecikebilir veya hızlandırılabilir.
Çiçek Kesimi :
Bir gül sürgünü incelendiğinde, sürgünün orta kısmında 2-5 adet beş yaprakçıklı yaprak bunların hemen altında ve üstünde bir çok üç yaprakçıklı yaprak ve dar
yaprakçıklar bulunmaktadır.
Gül tomurcuğunun hemen altında bulunan, sırasıyla; dar, uzun yaprakçık, üç yaprakçıklı yaprak ve ilk beş yaprakçıklı yaprakların dibindeki tomurcuklar sivridir.
Bunların altındaki yaprakların dibindekiler ise yuvarlaktır. Sürgünün en altındaki dar yaprakçıkların dibindeki gözler ise daha düzdür.
Gül sürgünü üzerindeki tomurcukların durumunu bilmemizin, çiçek kesiminde büyük önemi vardır.
Eğer bu tomurcuklar çiçeklenmeye bırakılırsa, sivri olanlar kısa saplı güller, dolayısıyla kalitesiz güller meydana getirecektir.
Bu bakımdan çiçek sapının, üstteki ilk beş yaprakçıklı yaprağın altındaki noktadan kesilmesi gerekir (yumuşak uç alma noktası ).
Bu işlem, alttaki
yuvarlak tomurcukların ileride uzun saplı, kaliteli gül meydana getirmelerine yardımcı olur.
Çiçek kesim zamanı üzerinde, farklı tür ve varyeteler de rol oynar.
Sarı varyeteler pembe veya kırmızı varyetelere göre daha kapalı halde iken kesilirken, kırmızı veya pembe varyeteler ise dış petaller açılmaya başlarken kesilmelidir.
Depolama : Kesilen güller hemen ılık suya konarak 4-5 C hava sıcaklığındaki depolarda saklanmalıdır.
Gülleri daha uzun süre (2 hafta) saklamak gerekiyorsa –1 C ile 1 C arasında bırakmak gerekir.
Ancak güller su içine konmayıp nem ve hava geçirmez
kaplarda saklanmalıdır.
Depolamadan sonra sapların ucu biraz kesilerek 27 C-30 C deki sıcak suya batırılmalıdır.
Bu arada ortam sıcaklığının 4-5 C olması önerilmektedir.
Gül yetiştiriçiliğinde karşımıza çıkan en büyük sorunlar “Kör Sürgün” ve “Bozuk Baş” oluşumudur.
Kör Sürgün :
Güllerin generatif gelişmeye başlaması gerekirken, vejetatif devrede kalarak yaprak açmaya devam etmesi, böylelikle sapın ucunda çiçek meydana
gelmemesi olayıdır. Yüksek ışık intensitesi ve yüksek sıcaklık ile kör sürgün arasında ters bir orantı vardır.
Işık intensitesi ve sıcaklık
arttıkça kör sürgün oranı azalmakta (% 14-15),tersi durumunda %40’a yükselmektedir.
Bununla beraber 21 C nin üzerindeki sıcaklıklarda kör
sürgün oranı tekrar artış göstermektedir. Ayrıca, gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkının yüksek olması da kör sürgün oranını arttırır.
Budama şekli de kör sürgün oranına etki eden önemli bir faktördür.
Kuvvetli budama zayıf budamaya göre kör sürgün oranını artmasına nedendir.
Bozuk Baş :
Gül tomurcuklarının ortasındaki petallerin tam olarak gelişemeyerek yassı ve ondüleli bir şekil almasıyla ortaya çıkar.
Bozuk baş oranı da kör sürgünde olduğu gibi düşük sıcaklık, zayıf ışık intensitesi ve kuvvetli budama ile artış göstermektedir.
Güllerde en çok görülen Külleme, Pas, Mildiyö, Yaprak ve Sap Lekesi, Siyah Leke, Kök Çürüklüğü gibi hastalıklar ve Gül Pseuronu, Afidler,
Gül Filiz Arısı, Gül Kabuklu Biti vb. zararlılara karşı kültürel ve kimyasal savaş yapılmalıdır.
Bunun için; genel olarak işletmelerde temizliğe
çok dikkat edilmeli, toprak ve sera dezenfekte edilmeli serada havalandırma sağlanmalı, fazla nemden daima kaçınılmalı,
fazla azotlu gübre
kullanılmamalı, gece-gündüz sıcaklık farkının çok olmamasına dikkat edilmelidir.
Kimyasal savaş olarak özellikle Mildiyö ve Küllemeye karşı sık
sık kükürtlü preparatlar ve organik fungusitlerle ilaçlama yapılmalıdır.
gül, bir odunsu olan yıllık çiçekli bitki ve cins Rosa ailesi içinde,
Rosaceae veya taşıdığı çiçek.
Üzerinde üç yüz vardır türler ve binlerce ait çeşitlerin.
Çalılar diken, tırmanan veya izleyen, genellikle keskin dikenlerle silahlı
sapları olan bir grup bitki oluştururlar.
Çiçekler boyut ve şekil olarak değişir ve genellikle beyazdan sarı ve kırmızılara kadar değişen renklerde büyük ve gösterişlidir. Çoğu tür
Asya'ya özgüdür, daha az sayıda Avrupa, Kuzey Amerika ve kuzeybatı Afrika ya özgüdür.
Türler, çeşitler ve melezler güzelliği nedeniyle yaygın olarak yetiştirilir ve genellikle kokuludur.
Güller birçok toplumda kültürel önem
kazanmıştır. Gül bitkilerinin boyutları kompaktır, minyatür güllerden yedi metre yüksekliğe kadar değişir.
Farklı türler kolayca melezleşir
ve bu çok çeşitli bahçe güllerinin geliştirilmesinde kullanılmıştır.
Botanik
Yaprakları gövde üzerinde dönüşümlü karşılanır. Çoğu türde, 5 ila 15 santimetre uzunluğunda, pinnatlıdır (3–) 5–9 (–13) broşür ve bazal stipüller;
broşürler genellikle tırtıklı bir kenar boşluğuna ve genellikle gövdenin alt tarafında birkaç küçük dikene sahiptir.
Çoğu gül yaprak dökendir, ancak birkaçı (özellikle Güneydoğu Asya'dan ) yaprak dökmeyen veya neredeyse böyledir.
Çiçekler çoğu türün dışında, beş yaprakları vardır Rosa sericea genellikle sadece dört yaprağa sahiptir.
Her taç yaprağı iki ayrı loblara ayrılır ve birkaç türde sarı veya kırmızı olmasına rağmen genellikle beyaz veya pembedir.
Yaprakların altında beş sepal vardır (veya bazı Rosa sericea durumunda, dört). Bunlar yukarıdan bakıldığında görülebilecek kadar uzun olabilir
ve yuvarlak yapraklarla dönüşümlü olarak yeşil noktalar olarak görünebilir.
Ağrıya dönüşen birden fazla üstün yumurtalık vardır. Güller doğada böcekle tozlaşmıştır.
Toplam meyve gül dut gibi bir adlandırılan yapının olan
kuşburnu.
Evcil çeşitlerin çoğu gül tohumu üretmez, çünkü çiçekler o kadar sıkı yapraklıdır, tozlaşma için erişim sağlamazlar. Çoğu türün gül tohumları
kırmızıdır, ancak birkaçının (örneğin Rosa pimpinellifolia ) koyu mor ila siyah gül tohumları vardır.
Her bir gül tohumu bir dış etli tabaka ihtiva eder hypanthium 5-160 "tohum" (teknik olarak tek tohumlanmış olarak adlandırılan meyve kuru içerir
achenes ince bir matris içine gömülü, ancak sert), kıllar.
Bazı türlerin gül tohumları, özellikle köpek gülü ( Rosa canina ) ve rugosa gülü
( Rosa rugosa), C vitamini bakımından çok zengindir.
Ardıçkuşları meyve yiyerek Gülü dağıtır. Bazı kuşlar, özellikle ispinozlar da tohumları yer.
Bir gül sapı boyunca keskin büyümeler, yaygın olarak "dikenler" olarak adlandırılsa da, teknik olarak dikenler, modifiye edilmiş saplar olan
gerçek dikenlerin aksine, epidermisin (sapın dış tabakası) çıkıntılarıdır.
Gül dikenleri tipik olarak orak şekilli kancalardır, bu da gülün üzerinde büyürken diğer bitki örtüsünün üzerine asılmasına yardımcı olur.
Rosa rugosa ve Rosa pimpinellifolia gibi bazı türler yoğun bir şekilde paketlenmiş düz dikenlere sahiptir, muhtemelen hayvanların zararını
azaltmak için bir adaptasyon geçirmiştir, aynı zamanda rüzgarlı yerlerde kumları yakalamak ve erozyonu azaltmak ve köklerini korumak için bir
adaptasyondur (bu türlerin her ikisi de doğal olarak kıyı kumullarında yetişir ).
Dikenlerin varlığına rağmen, güller sıklıkla geyik tarafından
yenir. Birkaç gül türünün sadece noktaları olmayan körelmiş dikenleri vardır.
Kullanımları
Güller en iyi bahçede ve bazen iç mekanda çiçekleri için yetiştirilen süs bitkileri olarak bilinir. Ticari parfümeri ve ticari kesme çiçek
bitkileri için de kullanılmıştır. Bazıları peyzaj bitkileri olarak, korunma amacıyla ve oyun örtüsü ve şev stabilizasyonu gibi diğer faydacı
amaçlar için kullanılır.
Süs bitkisi
Süs güllerinin çoğu, çiçekleri için yetiştirilen melezlerdir. Birkaç, çoğunlukla tür gülleri çekici veya kokulu yapraklar
( Rosa glauca ve Rosa rubiginosa gibi ), süs dikenleri ( Rosa sericea gibi ) veya gösterişli meyveleri ( Rosa moyesii gibi ) için yetiştirilir.
Süs gülleri binlerce yıldır yetiştirilmektedir, bilinen en eski ekimi M.Ö. 500'den beri Akdeniz ülkelerinde, İran'da ve Çin'de bilinmektedir.
Binlerce gül melez ve çeşidi yetiştirilmiş ve çiçekli bitkiler olarak bahçe kullanımı için seçilmiştir. 19. yüzyılın başlarında Fransa
İmparatoriçesi Josephine , Malmaison'daki bahçelerinde gül yetiştiriciliğinin gelişimini destekledi . 1840 kadar önce İngiltere'deki Viktorya
dönemi bahçe mezarlığı ve arboretumu olan Abney Park Mezarlığı için Loddiges fidanlığı tarafından bir rosarium dikildiğinde binden fazla farklı
çeşit, çeşit ve türden oluşan bir koleksiyon mümkün oldu.
Kesme çiçekler
Güller, hem yerli hem de ticari kesme çiçekler için popüler bir üründür. Genellikle tomurcuk halindeyken hasat edilir ve kesilir ve satış
noktalarında sergilenmeye hazır olana kadar buzdolabında saklanırlar. Ilıman iklimlerde, kesilmiş güller genellikle seralarda yetiştirilir ve
daha sıcak ülkelerde, çiçeklerin hava koşullarından zarar görmemesini ve haşere ve hastalık kontrolünün etkili bir şekilde gerçekleştirilmesini
sağlamak için örtü altında yetiştirilebilirler. Bazı tropik ülkelerde önemli miktarlar yetiştirilir ve bunlar dünyadaki pazarlara hava yoluyla
gönderilir. Bir çeşit gül, gökkuşağı gülleri gibi boyalı su kullanılarak yapay olarak renklendirilir.
Parfüm
Gül parfümleri, güllerin ezilmiş yapraklarının buharla damıtılmasıyla elde edilen uçucu uçucu yağların bir karışımı olan gül yağından
(gül attarı da denir) yapılır. İlişkili bir ürün, yemek pişirme, kozmetik, ilaç ve dini uygulamalar için kullanılan gül suyudur. Üretim
tekniği İran'da ortaya çıktı ve daha sonra Arabistan ve Hindistan'a ve daha yakın zamanda doğu Avrupa'ya yayıldı. Yağ şeffaf soluk sarı veya
sarı-gri renktedir. 'Gül Mutlak', heksan ile çözücüden özümlenir ve koyu sarı ila turuncu renkli daha koyu bir yağ üretir. Ekstre edilen yağın
ağırlığı, çiçeklerin ağırlığının yaklaşık üç binde biri ila altı binde biri kadardır; örneğin, bir gram yağ üretmek için yaklaşık iki bin çiçek
gerekir. Gül attarının ana bileşenleri, kokulu alkoller geraniol ve L- sitronellol ve gül yağından ayrılan alkanlardan oluşan kokusuz bir katı
olan gül kâfurudur.
Dam- Damascenone ayrıca kokuya önemli bir katkıda bulunur.
Gül, bir odunsu olan yıllık çiçekli bitki ve cins Rosa ailesi içinde, Rosaceae veya taşıdığı çiçek. üç yüzün üzerinde türler ve binlerce çeşitleri vardır. Çalılar diken, tırmanan veya izleyen, genellikle keskin dikenlerle silahlı sapları olan bir grup bitki oluştururlar. Çiçekler boyut ve şekil olarak değişir ve genellikle beyazdan sarı ve kırmızılara kadar değişen renklerde büyük ve gösterişlidir. Çoğu tür Asya'ya özgüdür, daha az sayıda Avrupa, Kuzey Amerika ve kuzeybatı Afrika ya özgüdür. Türler, çeşitler ve melezler güzelliği nedeniyle yaygın olarak yetiştirilir ve genellikle kokuludur. Güller birçok toplumda kültürel önem kazanmıştır. Gül bitkilerinin boyutları kompaktır, minyatür güllerden yedi metre yüksekliğe kadar değişir. Farklı türler kolayca melezleşir ve bu çok çeşitli bahçe güllerinin geliştirilmesinde kullanılmıştır.