KALSİYUMLU & Gübreler
Gübreler, kaliteli ürünlerin garantisidir
Kalsiyum Ca2 + olarak bitki kökleri tarafından emilen ikincil besinlerden biridir. Kalsiyum, Ca-pektat olarak hücre duvarlarının
orta tabakasının bir bileşenidir.
ATP ve fosfolipitlerin hidrolizine katılan bazı enzimler, tarafından bir kofaktör olarak gereklidir.
Kök gelişimi ve işleyişi için önemli bir unsurdur; hücre duvarlarının bir bileşeni; ve kromozom esnekliği ve hücre bölünmesi için gereklidir.
Kalsiyum noksanlığı, yaprak klorozunun gerçekten azot metabolizmasındaki değişiklikleri içeren daha geniş bir etkileşimi
yansıttığı özel bir durum gibi görünmektedir.
Piruvat kinazın azaltılmış aktivitesi, kalsiyum noksanlığının bir göstergesi olarak kabul edilir.
Toprakta bulunan bazik elementler içinde kalsiyum ilk sırada yer almaktadır.
Kireçli ana materyal üzerinde oluşan kurak bölge topraklarında kalsiyum, mikro
elementlerin alınmasında antagonistik etki yaratacak kadar fazla bulunabilmektedir.
Türkiye toprakları genel olarak bu özellikleri taşıdığından,
topraktan kalsiyumlu gübrelemeye gerek duyulmamaktadır.
Ancak asit karakter
taşıyan bölgelerde kalsiyumlu yaprak gübrelerinin kullanılması söz konusudur.
Bunların yanında bitkilerdeki kalsiyum noksanlığında, bitkilerin meyve ve depo
organlarına kalsiyum akışında ortaya çıkan azalmalar kalsiyum noksanlığına bağlı
problemler yaratır.
Tüm bitki dokularına kalsiyum iyonları transpirasyona bağlı
olarak ksilem borularında aşağıdan yukarı doğru su hareketi ile taşınır.
Kalsiyum iyonlarının konsantrasyonu düşük veya meyvede transpirasyon düşük ise
, meyvelere ulaşan kalsiyum iyonları miktarı yetersiz kalır ve kalsiyum
noksanlığı simptomları görülür.
Yüksek oranda amonyum azotu ile beslenme,
toprakta su yetersizliği ve yüksek tuz konsantrasyonu ksilem suyundaki kalsiyum
miktarını azaltır.
Toprak çözeltisindeki kalsiyumun yukarı taşınması kök uçları aracılığı ile
olmaktadır.
Bu nedenle yeni köklerin oluşumunu engelleyen düşük sıcaklık,
yetersiz havalanma gibi faktörler kalsiyum noksanlığına neden olmaktadır.
Floem
dokularındaki kalsiyum immobil olduğundan , burada depolanan kalsiyumun meyve
olumu döneminde floemde taşınıp meyveye ulaşması güçtür.
Meyve olumu döneminde
topraktaki kalsiyum ksilem yoluyla meyveye taşınmadığı takdirde meyvelerde
kalsiyum noksanlığı zararları görülür.
Bitkilerin meyvelerinde görülen kalsiyum noksanlığını gidermek için en uygun
yöntem kalsiyum içeren yaprak gübrelerinin, döllenmeden sonra , meyvelerin
büyüme döneminde , doğrudan meyveye püskürtülmesidir.
Bitkilerdeki kalsiyum noksanlığından meydana gelen zararlanmaları önlemek
amacıyla Kalsiyumlu yaprak gübresi bitkilerinize kesin çözüm getirmektedir.
Kalsiyumlu yaprak gübresi, en yüksek oranda kalsiyum içeren tek yaprak
gübresidir. Kalsiyum yaprak gübresi nin en büyük özelliklerinden biride %
40 şelatlı olmasıdır.
Kararlı şelat yapısından dolayı Kalsiyumlu yaprak gübresi sadece yapraktan
değil topraktan da kullanılabilir.
Düşük dozajı sayesinde kalsiyum yaprak
gübresi 'nin dönüm maliyeti de son derece ekonomiktir.
Kalsiyum noksanlığı
görüldüğü durumlarda 100 lt su ile dönüme 50-70 cc ca yapraktan veya 500
cc ca yaprak gübresi damlama sulama ile de topraktan uygulanır.
Toprakta genellikle bitki ihtiyacını karşılamaya yetecek düzeyde kalsiyum
bulunur.
Özellikle Türkiye gibi kurak ve yarı kurak bölge topraklarında yıkanma
olmadığı için, fazla doygunluk oranı yüksektir.
Toprakta bulunan bazik
elementler içinde kalsiyum başta gelmektedir. Kireçli ana materyal üzerinde
oluşmuş kurak bölge topraklarında kalsiyum diğer bazı besin elementlerinin,
özellikle mikro elementlerin alınmasında antagonisık etki yaratacak kadar fazla
bulunabilmektedir.
Türkiye topraklan da bu özellikler taşıdığından, topraktan
kalsiyumlu gübreleme yapılmasına pek gerek duyulmamaktadır.
Ancak asit karakter
taşıyan yerlerde kireçleme amacıyla kalsiyumlu bileşiklerin kullanılması söz
konusu olmaktadır.
Bununla birlikte bazı faktörlerin etkisiyle bitkilerde kalsiyum noksanlıkları
görülmektedir.
Bitkilerin meyve ve depo organlarına kalsiyum akışında ortaya
çıkan azalmalar kalsiyum noksanlığına bağlı problemler yaratır.
Örneğin
elmalarda görülen acı benek;
domates, biber, patlıcan gibi sebzelerde görülen çiçek burnu çürüklüğü;
kerevizde meyve İçinin kararması;
Brüksel lahanasında içten kahverengileşme kalsiyum noksanlığının meydana
getirdiği zararlardır.
Torf üzerinde yetiştirilen süs bitkilerinde de kalsiyum noksanlığı sık görülen
beslenme problemlerinden birini oluşturur.
Bütün bu bitki dokularına kalsiyum iyonlan transpirasyona bağlı olarak ksilem
borularda oluşan aşağıdan yukarı doğru su hareketi ile taşınır.
Ksilem suyunda
kalsiyum iyonları konsantrasyonu düşük ise veya meyveden terleme
(transpirasyon) düşük ise, meyvelere ulaşan kalsiyum iyonlan miktarı yetersiz
kalır ve simptomlar ortaya çıkar.
Yüksek oranda amonyum azotu ile beslenme,
toprakta su yetersizliği, yüksek tuz konsantrasyonu ksilem suyundaki kalsiyum
miktarını azaltır.
Bu nedenle bu faktörler domateste çürümelere yol açan
faktörler diye bilinir.
Toprak çözeltisinden kalsiyum iyonlarının alınıp yukarı taşınması kök uçları
vasıtasıyla olmaktadır.
Bu nedenle yeni köklerin oluşumunu engelleyen düşük
sıcaklık, yetersiz havalanma gibi faktörler kalsiyum alımını engelleyerek
noksanlığa neden olabilir, bitkilerde kalsiyum noksanlığı görülebilir.
Floem
dokularda bulunan kalsiyum immobildir. Bu nedenle daha önce absorbe edilmiş olan
kalsiyumun meyve oluşum döneminde floemde taşınarak meyveye ulaşması güçtür
Meyve olumu devresinde topraktan kalsiyum iyonlan alınarak ksilem yolu ile
meyveye ulaşmadığı takdirde meyvelerde kalsiyum noksanlığı zararları
görülebilecektir.
Aynı nedenle kalsiyum beslenmesi durumunu saptamak iyin bitki
yapraklarının analiz edilmesi herhangi bir yarar sağlamamaktadır.
Çünkü
yapraklarda bulunan kalsiyumun meyveye taşınması gerçekleşmemektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, bitkilerin meyvelerinde görülen kalsiyumun
noksanlığı zararlarını önlemek için ona uygun yöntem, kalsiyum içeren ca
yaprak gübresi doğrudan meyveye püskürtülmesidir.
Ancak bu işlem, döllenmeden
sonra meyvelerin büyüme döneminde yapılmalı ve birkaç kez tekrarlanmalıdır.
Bu
şekilde meyvelerde kalsiyum noksanlığına bağlı zararların ortaya çıkması
önlenebilir. Noksanlık zararları meyvede görüldükten sonra bunun tedavisi mümkün
değildir. Yer fıstığı, patates gibi meyve ve depo organları toprak içinde
gelişen bitkilerde, bu organlar kalsiyum iyonlarını doğrudan absorbe
edebilirler.
Bu bitkilerde meyveye kalsiyum sağlanması transpirasyona ve ksilem
taşınmasına bağlı değildir.
Kalsiyum noksanlığında meristem dokuların büyümesi yavaşlar, noksanlık
belirtileri önce büyüme noktalarında ve genç yapraklarda kendini gösterir.
Genç
yapraklar deforme olur ve yaprak kenarlarında siyah ve kahverengi nekrozlar
oluşur.
Noksanlıktan zarar gören dokularda hücre duvarları eridiğinden buraları
yamuk bir yapı alır.