ORKİDE YETİŞTİRİCİLİĞİ ve GÜBRELEMESİ
Orkide türlerinin büyük bir kısmı başka bitkilerin üzerinde ya da az
miktarda organik artıkların üzerinde yaşar.
Epifit orkideler tropik ortamların
bitkileri olduğundan gövdeleri yalancı soğan halinde şişmiş ve şerit şeklinde
hava kökleri meydana gelmiştir. Hava köklerinin üzeri su emebilen bir tabaka
ile kaplanmış durumdadır.
Toprakaltıkökleri ise çok zayıftır. Bu kökler
bitkinin bulunduğu ortama tutulmalarını sağlar.
Bu değişikliklerin sebebi
bitkinin su ihtiyacını karşılamaktır.
Yağmur yağdığında yalancı soğan, hava
kökleri ve rozet şeklindeki yapraklar üzerine düşen suyu emer ve bir sonraki
yağmura kadar bitki bu suyu kullanır.
Toprakta yaşayan orkideler ise toprakaltında yumru, kök veya rizom taşırlar.
Yapraklar;
Toprakta yaşayan orkideler ototrof bitkilerdir.
Bu bitkilerde gövdenin
tabanından çiçek taşıyan kısma kadar yeşil, sapsız, basit, kenarları tam, ince,
az veya çok kalın ve bazen etli olan yapraklar bulunur.
Tabandaki yapraklar ise
sapın etrafına rozet şeklinde dizilmiştir.
Bu yapraklar ya toprağın yüzeyine
yapışmış yada gövde ile değişik açılar oluşturacak şekilde yukarı
yönelmişlerdir.
Çiçek durumuna kadar olan kısımda ya sapı saran bir kın meydana gelmiştir
yada belirli aralıklarla sap üzerine düzgün bir şekilde dizilmişlerdir.
Bazı
kurakçıl ve epifit orkide türlerinde hiç yaprak bulunmaz.
Bunlarda yeşil hava
kökleri asimilasyon yaptığı gibi bitkinin su ihtiyacını da karşılamaktadırlar.
Yaprakların şekilleri cins ve türe bağlı olarak değişiklik gösterir.
Aynı
bitkinin taban yaprakları ile gövde yaprakları arasında şekil farklılıkları
bulunabilir.
Yapraklar genellikle paralel damarlıdır. Damarlar alt yüzeyde
belirgin olarak görülebilir.
Bazı türlerde ise bu damarların arasında
damarcıklar da belirgin olarak görülür. Yaprakların üst yüzeyi genellikle
parlak, alt yüzey ise mattır.
Gövde;
Orkidelerin gövdeleri genellikle dallanmamıştır. Gövdenin uç kısmında
çiçekler bulunur. Bitki tek ya da çok sayıda çiçek taşır.
Çok sayıda çiçek
taşındığı durumda çiçekler salkım ya da başak durumunda dizilmişlerdir.
Çiçeklerin sayısı, sık veya aralıklı dizilmesi, bitkinin çeşidini
belirleyen özelliklerdendir.
Çiçek;
Bir orkide çiçeğinde taç ve çanak yaprak, dişi ve erkek organlar
değişikliğe uğradıkları için kolayca ayırt edilemezler.
Örneğin diğer bitkilerde
yeşil olan çanak yaprakları ve renkli olan taç yaprakları yapı olarak taç
yaprağına benzemişken şekil olarak da son derece farklılaşmıştır.
Bir orkide çiçeğinde çiçek örtüsü (periant) iç ve dış olmak üzere iki
halkadan meydana gelecek şekilde dizilmişlerdir.
Dış çiçek örtüsüne sepal, iç
çiçek örtüsüne petal adı verilir. Her iki halkada üç parçadan meydana gelmiştir.
İç periant parçalarından iki yanda bulunan ve birbirlerine benzer olan petaller
renk, şekil ve yapı bakımından ileri derecede farklılaşmış olan parçaya dudak
anlamına gelen ‘’Labellum’’ adı verilir.
Orkide çiçeğinin en gösterişli kısmı orta kısımda petalin farklılaşmasıyla
meydana gelen labellumdur.
Labellumlar yapı, şekil ve renk bakımından çok
farklılaşmıştır. Labellum parçalanmamış, parçalı, loblu veya uzamış, düz, öne
doğru çıkmış konkav veya konveks olabilir.
Yapısı ince, kalınlaşmış veya etli
olabilir. Mahmuz adı verilen bu çıkıntı iç kısımda genel olarak nektar taşır.
Gelişme döneminde her çiçek kendi ekseni etrafında 1800 döner ve normal
halde üstte bulunması gereken labellum çiçeğin alt kısmında bulunur.
Bu olaya
“resupination” denir.
Orkide türlerinin büyük çoğunda bu olay meydana gelmiştir.
Hammarbya paludosa (bataklık orkidesi) bitkisinde ise çiçek 3600 dönüp başlangıç
durumuna geldiği için labellum yine çiçeğin alt kısmında görülür.
Çiçeklerde ovaryum alt durumlu, çoğunlukla uzamış ve resupinatioan sonucu
halat gibi burkulmuştur.
Ovaryumun içinde her biri bir tohum verme yeteneğine
sahip binlerce tohum taslağı bulunur. Ovaryum çiçek sapı ile sapa bağlanır.
Fakat ovaryumun veya çiçek sapının ana eksene bağlandığı yerde genellikle bir
brakte yaprak bulunur.
Döllenmeden sonra gelişen ovaryum meyveyi verir. Meyve kapsül şeklindedir.
Kapsül içersinde 3 karpel bulunur.
Kapsül olgunlaşınca 3 kapakta açılarak
yüzlerce küçük tohum rüzgârla etrafa yayılır.
Orkidelerde tozlaşma böceklerin aracılığı ile olur. Tozlaşmayı özellikle
arı, örümcek, sinek ve diğer bazı böcekler sağlar.
En çok bilinen orkide çeşitleri ve özelliklerini kısaca şöyle
anlatabiliriz; Phalaenopsis; Tropik bölgelerde ağaç üstlerinde epifik olarak
yaşayan bu cins kolay üretilebilen bir çeşittir.
Uzun sapların üzerinde açan
büyük, uzun ömürlü ve çok çekici çiçeklere sahiptir.
Gölgeye diğer çeşitlere
göre daha fazla dayanıklıdır.
Buna karşılık sıcağa ve neme diğerlerine göre daha fazla ihtiyaç duyarlar.
Sıcaklık istekleri gündüz 22
0C gece ise 18 0C’ dir. Yıl içinde birden fazla çiçek
açabilirler.
Çiçeklenme aynı sap üzerinde tekrarlanır. Bunun için çiçek sapı
dibinden değil 3-4 boğum üzerinden kesilmelidir.
Cymbidium; Bu tür de kolay yetişir. Geceleri biraz daha serinlikten
hoşlanırlar.
Sıcaklık istekleri gündüz 22
0C, gece ise 15 0C’ dir. Ancak ışık istekleri daha
fazladır.
Bol ve uzun yapraklara sahip olduklarından geniş bir yer kaplarlar.
Çiçekleri çok cazip, büyük ve son derece uzun ömürlüdür. Minyatür
çeşitleri de vardır.
Çiçeklenme zamanları Ekim-Şubat ayları arasıdır.
Miltonia;
Diğer türlere göre daha derli toplu bir çeşittir.
Çiçekleri hercai menekşeye
benzer ve çok farklı renklerdedir.
Çiçeklenme süresi 1 ay kadar sürer.
Serin
ortamlardan hoşlanır. Gündüz sıcaklık 20
0C, gece sıcaklığı ise 15
0C olmalıdır.
Çiçeklenme zamanı ilkbahar ve sonbahar olmak üzere yılda iki keredir.
Paphiopedilum; Terlik orkidesi de denilen bu tür fazla hassas değildir.
Büyük
çiçekleri ilginç ve karakteristik özelliğe sahiptir.
Hafif gölgeli yerlerde
yetişebilirler.
Çiçeklenme zamanı:
Ekim-Mayıs ayları arasıdır.
Cattleya; Orkide denilince ilk akla gelen
çeşittir. 10-
15 cm çapında muhteşem çiçeklere
sahiptir.
Orkidelerin kraliçesi olarak bilinir. Yüksek nem ve bol ışık ister.
Gündüz sıcak gece ise serin ortam ister.
Bitkinin son çiçeği sap dibine yakın
bir yerden kesilir. Kesilen yere erimiş mum damlatılarak mikrop kapması önlenir.
Çiçeklenme zamanı Ekim-Nisan ayları arasıdır.
Dendrobium; Salkım çiçekli bu orkide türü bol ışık ve nispeten yüksek
gündüz sıcaklığı ister.
Bununla beraber gece serinliğine diğer türlere göre daha
dayanıklıdır.
Sonbaharda yaprakları kurumaktadır.
Çiçeklenme zamanı Ekim- Ocak ayları arasıdır.
Vanda; Yaprak yeşilliği,
derli toplu ve zarif çiçekleri ile dikkat çeker.
Çiçek renkleri çok farklıdır ve
uzun ömürlüdür.
Çiçekler açınca 8 hafta dayanır.
Düzenli bakım ve besin sağlanırsa yılda iki kez açtığı görülür.
Orkide Fidesi Üretimi
Orkide bitkisi saksı çiçeği veya kesme çiçek olarak yetiştirilen
çiçeklerdir.
Genel olarak orkideler kesme çiçek amaçlı yetiştirilmektedir.
Saksı
yetiştiriciliğinde 2-3 yılda bir saksı değiştirilir.
Bu dönemde bölme veya tepe
çelikleri ile üretimleri yapılabilir.
Orkideleri seralarda yetiştirmek için kullanılan ortamların orkide
çeşitlerinin epifit veya terreristrik olup olmadığına bağlıdır.
Epifit orkideler
(Cattleya) doğal ortamlarında ağaçların yüzeyinde, kovuğunda, organik artıklar
üzerinde yetişirler.
Bu yüzden yetiştirildikleri ortam doğal ortamı ile benzer
olmak zorundadır.
Cattleya, Phalaenopsis, Dendrobium, Vanda gibi çok sayıda epifit orkide
çeşitleri osmunda yosunu, ağaç eğreltileri, ağaç kabuk çürüntüsü ve agregat
materyaller gibi ortamlarda yetiştirilirler.
Orkide fideleri eşeyli ve eşeysiz olarak üretilebilirler.
Birçok orkide
türünün tohumla üretimi zor olduğundan üretim daha çok eşeysiz olarak yapılır.
Bu da anne ve babaya benzer çeşitlerin çoğaltılmasında önem taşır.
Orkide fidesi
üretim yöntemlerini şöyle açıklayabiliriz;.
a) Eşeysiz üretim;
Orkideler 0,1–0,25 mm çapında çok küçük tohumlara sahiptirler. Tohumlarda
aynı zamanda endosperm yoktur. Bundan dolayı çimlenmeleri çok zordur..
Orkidelerin doğal yetişme ortamlarında bazı funguslar olduğu zaman
çimlenme meydana gelmektedir.
Bu nedenle doğal ortam dışında orkide tohumlarının
çimlenmesi için şeker, nişasta vb. maddelerin bulunması gerekir.
1903 yılında bilim adamları orkide tohumlarının çimlendirilmesi için
çalışmışlar ve ilk defa Knudson solüsyonlar içinde tohumları çimlendirmeyi
başarmışlardır.
Köklendirme ortamı hazırlanırken her kimyasal madde ayrı ayrı
tartılarak 1 lt su içersinde eritilir.
Son olarak agar ortama katılır.
Agar
eriyinceye kadar solüsyon ısıtılır. pH değeri 5-5,2 olarak düzenlenir.
Ortam
yaklaşık
1 cm derinliğinde bir tabaka oluşuncaya kadar kap içine
dökülür.
Sterilizasyon ve soğutmadan sonra kap tohum ekimi için hazır hale
gelir.
Ekim işlemi temiz bir yerde yapılmalıdır.
Bütün yüzey temizlenmeli ve oda
tozsuz olmalıdır.
Ekimden önce tohumları da steril etmekte fayda vardır.
Tohumlar küçük bir şişe içersine konularak %10’ luk klor solüsyonu ile
karıştırılır.
Kapak kapatılarak kuvvetlice çalkalanır.
Bu işlem 5–10 dk boyunca
devam eder.
Sterilizasyonun sağlandığını tohum renkleri sarıya dönüştüğünde
anlarız.
Bundan sonra tohumlar bol su ile yıkanıp ekilir.
Çok beklenmesi halinde
tohum rengi beyaza dönüşeceğinden çimlenme yeteneğini kaybeder.
Ekilen tohum kültürleri serada maksimum 1,6 klx ışık yoğunluğunda ve
minimum 21–22 oC ortama yerleştirilmelidir.
Laboratuar ortamında ise 21 oC’de 1
klx ışıkta ve 16 saat iyi gelişme için yeterli olacaktır.
Çimlenmenin ilk belirtisi 15 gün sonra mikroskopla bakıldığında görülen
beyaz tüycük oluşumudur.
1 ay sonunda protokorm oluşumu başlar. Protokorm
oluşumundan 1-1,5 ay sonra bitkiler başka ortama şaşırtılırlar.
Daha sonra
vermikülit, kum, perlit, yaprak çürüntüsü, kum ve torfdan oluşan ara ortamlara
nakledilirler.
İstenilen boyutlara gelen bitkiler serada küçük saksılara
alınırlar..
b) Vegatatif üretim;
4 farklı şekilde yapılır.
Yumrular ile üretim;
Toprak orkideleri doğal ortamlarında yeni oluşturdukları yumrular ile
üretilirler.
Yumrulu orkidelerde her bitki genellikle 2 yumru taşır.
Kışı bir
önceki sene meydana gelen yumru sayesinde geçiren bitkinin bahara doğru ek
köklerinden biri kalınlaşmaya başlar.
Bunun ucunda bir yumru daha oluşur.
Bu
yumru gelişirken diğer taraftan yukarıya doğru bir tomurcuk oluşturarak yeni
yılın gövdesini meydana getirmeye başlar.
Bitkinin gelişmesi devam ettikçe yeni
yumruda gelişmesine devam eder.
Eski yumru ise bu arada buruşur. Yeni yumrunun yanında ona birleşik ve içi
boş halde bulunur.
Sonuç olarak eski yumru yeni yumruyu ve yeni bitkiyi meydana
getirir.
Çelikle üretim; Çelikle üretim çeşitlere göre 4 farklı şekilde yapılır.
Birçok orkide tepe çeliği ile üretilebilir.
Genellikle alınan çelikler 30–40 cm
uzunluğunda, 4–6 yaprak çifti ve birkaç hava kökünden oluşur.
Alınan çelikler
bir fungusit ile muamele edilerek köklendirme ortamına dikilir.
Arachnis ve vanda çeşitleri bu şekilde üretilirler.
Bazı orkideler de yaprak koltuklarından çıkan sürgünleri ile üretilir.
Bunlar boğumlardan çıkan köklü sürgünlerdir.
En az 4 veya daha fazla kök
oluşturan bu sürgünler ana bitkiden koparılır.
Başka saksılara alınarak büyümeye
bırakılırlar.
Dendrobium ve epidendrium çeşitleri bu şekilde üretilir.
Phaius çeşidi çiçek sapından alınan çelikler ile üretilir.
Bu yöntemde
alttaki çiçek ile dipteki gövde arasında en az 7 ya da daha fazla boğum
bulunmalıdır.
Bu boğumların her biri brakte yapraklar ile örtülüdür.
En alttaki
çiçek hasat zamanına geldikten sonra sap yalancı soğana oldukça yakın kesilir.
Üstte çiçeğin çıktığı boğum çıkarılır. Geri kalan sap çelik olarak
kullanılır. Her parça 35–45 mm uzunluğunda olacak şekilde bölünür.
Bölme işlemi
sırasında kullanılan bıçak steril olmak zorundadır.
Çelikler nemli torf içine
çeliklerin uçları kurumayacak şekilde dikilirler.
2–3 ay sonra her boğumdan
küçük bitkiler çıkmaya başlar.
Bu bitkicikler 3–4 kök meydana getirdikten sonra
ana bitkiden ayrılarak orkideler için uygun harçlara dikilirler.
İki üç yıl
içersinde bitkiler uygun çiçeklenme büyüklüğüne ulaşırlar.
Phalenopsis çeşidinde de çelikler aynı şekilde alınır.
Ancak bunda farklı
olarak alınan çelikler tohumlardaki gibi steril şartlarda üretilirler.
Son olarak gözlü gövde çeliği ile üretimde çelikler boğumun altından ve
üstünden
2 cm olarak kesilir.
Kesim işlemi steril aletlerle
yapılır. Kesilmiş gövde parçaları %
10’ luk klor içersinde 10–12 dk. süre ile tutularak
sterilize edilir.
Sterilizasyon işlemine tutulmuş parçaların uçları tekrar steril bir bıçak
ile kesilir.
Her parça özel ortamlarla hazırlanmış test küplerine yerleştirilir.
3 ay sonra bitki parçasının boğumunda kök oluşur. 2–3 kök oluştuğunda bitki
besin ortamından uzaklaştırılarak uygun harca dikilir.
Ayırma ile üretim; Cattleya ve bazı orkide türleri ana bitkinin bölünmesi
ile çoğaltılırlar.
Bu yöntem 4 veya daha fazla kök sürgünü oluşturan bitkilerde
uygulanır.
Kök sürgünleri ana bitkinin boyunun yarısına ulaştığında köklü olarak
ayrılır.
Ayrılan bitkiler tek olarak saksılara dikilirler. Cattleya bitkisinde 3
yılda bir ayırma işlemi yapılır.
Bunun sebebi ise bir yılda ancak bir yeni
yaprak oluşturmasıdır. Paphiopedilum ve Cymbidium gibi çeşitler daha sık
bölünebilirler.
Bu bitkilerin çoğalması için her parçanın bir yaprak çifti ve
yumru parçası bulunduran parça içermesiyeterlidir.
Doku kültürü ile üretim;
Bu üretim yöntemi yeni uygulamaya başlayan bir yöntemdir. Steril şartlar
altında 1 yıl içersinde ana bitkiden bir milyona yakın bitki elde edilir.
Doku
kültürü vegatatif üretim yöntemlerinden avantajlıdır. Diğer vegatatif üretim
teknikleri ile 3–4 yaşındaki bir orkideden en çok 3–4 bitki elde edilirken doku
kültüründe binlerce bitki üretmek mümkündür.
Yine vegatatif üretimde hastalık
söz konusu olduğunda diğer bitkilere de bulaşma ihtimali varken doku kültüründe
bu sorunda ortadan kalkmaktadır.r.
Orkideler çok küçük ve endospermsiz tohumlara sahip oldukları için
embriyolarını besleyemezler.
Bunun için morfolojik gelişmelerini tamamlamış,
ağırlıkça büyümüş olan embriyolar basit gıda ortamlarında gelişmeye alınırlar.
Bu şekilde yapılan üretim yöntemine “embriyo kültürü” denir.
Orkidelerde meristem kültürü ile de üretim yapılmaktadır. Bu kültürün
esası meristemin birkaç yaprak taslağı ile birlikte binoküler mikroskop altında
izole edilerek besin ortamına yerleştirilmesidir.
Orkide Fidelerinin Bakımı
Orkide fidelerinin dikime kadar büyük bir özenle bakılmalıdır. Özellikle
nem, sıcaklık ve sulamaya dikkat etmek gerekir.
Gece ve gündüz arasında sıcaklık
farkı fazla olmamalıdır. Bu sıcaklık farkı en fazla 6–8
0C olmalıdır.
Orkidelerin Toprak ve Gübre İsteği
Epifitik yani toprakta yetişmeyen orkideler, doğal şartlarda ağaçların
yüzeyinde, kovuğunda, organik artıklarda yetişirler.
Bu yüzden kültürel
ortamların, doğal yetişme ortamlarına benzemesi önemlidir. Çok sayıdaki epifitik
orkide türleri (Cattleya, Phalaenopsis, Dendrobium, Vanda) osmunda yosunu, ağaç
eğreltileri, ağaç kabukları çürüntüsü ve agregat materyaller gibi ortamlarda
yetiştirilir.Osmunda yosunu; Osmunda eğrelti otunun kökünden meydana gelir.
Doğal yetişme ortamı Batı Amerika’dır.
Açık kahverengi ve koyu kahverengi yosun
olmak üzere dayanıklı iki çeşidi vardır. Osmunda 2-4 yılda yavaşça çürür ve %2-3
oranında azot kapsar.
Bünyesinde bulunan azotu çürürken yavaş yavaş toprağa verir.
Bitki osmunda
yosununda yetişirken 1:1:1 oranında gübrelenir. Osmunda yosunu dış ülkelerden
ithal edilmektedir.
Ağaç eğreltileri; Bu yosun ağaç eğreltilerinin gövdelerinden meydana
gelir.
Bunlar plakalara parçalanır veya biçilir. Sert ve dayanıklı olan bu
lifler çok uzun ömürlüdür. Bazı çeşitleri çürüme meydana gelmeden 5–7 sene
dayanıklılık gösterir. Ağaç eğreltisinde yetişen orkideler 1:1:1 oranında
gübrelenmelidir.
Ağaç kabuk çürüntüsü; Ağaç kabukları kereste endüstrisinin ürünüdür.
Yongalar büyük, orta ve ince olmak üzere 3 sınıfta derecelendirilir. Büyük
yongalar
20 cm veya daha büyük saksılara, orta yongalar 3,5–17,5 cm
çapındaki saksılara kullanılır. Ağaç kabuğunda yetişen orkideleri 3:1:1 oranında
gübrelemek gerekir.
Agregat materyaller; Bu materyaller ortamı nemli tutma özelliğine sahip
olduklarından tüm orkide çeşitlerinde kullanılmaktadır. Çoğu agregatlar orta
dereceli ağaç kabuklarıyla aynı büyüklükte oldukları için 7,5–17,5 cm çapındaki
saksılarda kullanılır. Agregat materyaller tekrar kullanılabilirler. Ancak
kullanılmadan önce mutlaka steril edilmelidir. Agregatta yetişen orkideler 1:1:1
oranında gübrelenmelidir.
Terreristik orkideler ( Cymbidium, phaius) doğal yetişme ortamlarında
zengin organik madde içeren topraklarda yetişirler. Kurutulmuş ve saksılanmış
karışımlar % 50 ve üzerinde organik madde içermelidir. Torf, talaş ve kum
karışımı kullanılacaksa; 1:1:1 oranında hazırlanması önerilir.
Bazı araştırmacıların yapmış olduğu çalışmalarda şu sonuç ortaya
çıkmıştır.Terreristik ve epifit orkidelerin yetiştirilmesinde 1:1 oranındaki
torf ve perlit karışımı en iyi sonucu vermektedir.
Orkidelerde maksimum gelişme için iki haftada bir gübrelenmelidir. Gübre
oranı ortama göre değişir. Osmunda, ağaç eğreltileri, toprak karışımları,
agregatlar 1:1:1 oranında gübrelenmelidir. Ağaç kabuğu çürüntüsü ortamında
mikroorganizmaların parçalanması sırasında daha fazla azota ihtiyaç duyarlar. Bu
yüzden ortama azot ilavesi gerekir. Yavaş çözünen gübreler orkidelerin gelişimi
üzerinde daha başarılı olmuştur.
Eğer bu gübreler kullanılıyorsa aynı oran ve
miktarda kullanılmalıdır. Bazı yetiştiriciler uzun süreli daha fazla gübre
vermek yerine yavaş çözünen veya sıvı gübre kombinasyonunu tercih ederler. Yavaş
çözünen gübrelerin kullanımı daha güvenlidir. Çünkü fazla dozda verildikleri
durumlarda daha az zarar verirler. Bununla birlikte orana uyulması önemlidir.
Dikim Şekli ve Mesafesi
Orkideler Anthuriumlar gibi tropik iklim bitkileridir. Sera içi
sıcaklığının 15 C’ nin altına düşürülmediği, 34 C’ nin de üzerine
çıkarılmadığı seralarda yetiştirilebilir. Seralarda orkidelerin dikimi saksılara
gerçekleştirilir. Dikilen saksıların
24’ lük saksılardır ve her saksıda en az 3-5 orkide
bulunur.
Orkide saksılarının yerleştirildiği yükseltili tavalar 1-
1,10 m uzunluğundadır.
Sıra üzerine 2 orkide saksısı yerleştirilir. Aralarında ise
40 cm mesafe bırakılır. Diğer saksı ise sıra arası
20 cm olacak şekilde yerleştirilir. Orkide saksıları ancak
4-5 yılda bir değiştirilir.
Orkide bitkisinin çiçekleri diğer bitkilere oranla daha çoktur. Bu yüzden
de saksı içerisinde desteksiz duramaz. Çiçeklere destek vermek amacıyla
herekleme yapılır. Bunun için her bir çiçek ayrı ayrı özel iplere sardırılır.
Kesim işleminden sonra bu ipler bitkiden alınır.
Orkidelerin aynı zamanda tropik bölgelerde tarla üretimi de yapılmaktadır.
Tropik bölgelerde çiçek üretimine gösterilen ilgi ile birlikte aynı zamanda bu
ülkelerde ihraç için sprey tipi orkide yetiştiriciliği de hızla artmıştır.
Sprey tipi orkidelerin büyük çoğunluğu tarlada az bir korumayla veya hiç
korumasız olarak çok az bakımla yetiştirilir. Singapur’da orkideler tarlada
epifit olarak yetiştirildikleri halde “toprak orkideleri” olarak adlandırılır.
Tropik ülkelerde orkide yetiştiriciliğinde özellikle iki yöntem uygulanır.
Arachnis, Aranthera, Aranda, Vanda ve Renanthera türleri ve hibritleri
tarlalarda kafes üzerinde tam güneş altında yetiştirilir. Dendrobium, bazı
Aranda çeşitleri, Ascocende ve Oncidium çeşitleri % 40–50 çardak gölge altında
saksılarda yetiştirilir.
Arachnis çiçek dikiminden önce tarlada ahşap ya da demir çardak yapılır.
Üst taraftan yaklaşık
2,4 m ya da
1 m olacak şekilde
1,8 m yüksekliğinde vertikal latalar yerleştirilir.
Bunların aralarında
60 cm olacak şekilde 3 yatay lata çekilir. Bu düzenle
kurulan çardak sistemi 1 da alana 7,500–15,000 arasında bitki dikimine imkân
verir.
Çardak sisteminin kurulmasından sonra 60–70 cm büyüklüğünde ki köklü tepe
çelikleri dikilir. Genellikle 10–15 cm derinliğinde sıra boyunca bir kanal
kazılır. Çelikler bu kanallara tek tek 15–20 cm aralıklarla dikilir. Bitkinin
dibi çukura yerleştirilir ve üst kısmı çardağın ilk latasına bağlanır. Sonra
bitkilerin dibi doğal toprakla 7,5–10 cm örtülecek biçimde doldurulur. 4–6 ay
içinde bitkiler çiçeklenme büyüklüğüne ulaşır. Bundan sonra 18 ay boyunca
bitkiden çiçek kesilir. Bitkinin boyu
2,4 m uzunluğuna ulaşınca sprey çiçeklerin hasadı
zorlaşır. Üreteci bu durumda bitkiden uç alma yapar ve bunları tarlaya tekrar
dikerler.
EKOLOJİK İSTEKLER
Sıcaklık
Cymbidium çeşidinde çiçek elde etmek için 10
0C gece sıcaklığına ihtiyaç duyar. Bu yüzden gündüz 21–24
0C, gece ise 10
0C sıcaklık idealdir. Yazın orkideler 32
0C sıcaklığa kadar dayanabilirler. Ancak uzun süre bu
sıcaklığa maruz kalmamaları gerekir.
Cattleya türleri ve hibritleri ise 15–18
0C sıcakta en iyi gelişmeyi gösterir. Phalaenpsis
genellikle beyaz çiçeklidir. Beyaz çiçekli olanlar en iyi gelişmeyi gece 18
0C, gündüz ise 27
0C sıcaklıklarda gösterirler. Pembe çiçekli olanları ve
Cattleyalar ise gece sıcaklığı 13–15
0C olduğunda daha iyi çiçek verirler. Ev ortamında yetişen
birçok orkide çeşidi için uygun sıcaklık gece 15
0C, gündüz ise 27 0C’ dir. Ev ortamında yetişen
orkidelerin çiçeklenmesini sağlamak için sıcaklığın 10 0C’ ye düşürülmesi
gerekir.
Işık
Işığın diğer kültürel faktörler gibi orkide çeşitlerinin gelişimi üzerinde
değişik etkileri vardır. Phalaenopsis türleri 1,6-1,9 klx’ de iyi gelişme
gösterirler. Cattleyalar 2,6-3,9 klx’ de, Cymbidiumlar ise tam güneş ışığı alan
yerlerde yetişir.
Bazı orkide seralarını gölgelendirmek iyi bir orkide yetiştiriciliği için
şarttır. Herhangi bir serada orkide yetiştiriciliğinde karışık gölgelendirme
kullanılabilir. Bu karışık gölgelendirme ilkbahar sonlarında günlerin aydınlık
olmaya başladığı zaman kullanılır.
Kuzey bölgelerde karışık gölgelendirme kış aylarında gelişmeyi yavaşlatır.
Cattleya trianaei, Cattleya labiata gibi orkide türlerinde ve onların hibritleri
fotoperiyodik tepki gösterirler. Bazı orkideler yılda iki defa çiçek verir.
Aşağıda örnek olarak Cattleya labiata’nın ışık durumuna göre çiçek hasadı
verilmiştir.
- Işık; 5 Haziran–12 Ekim, sıcaklık 18
0C
- Normal günler; 12 Ekim–15 Aralık
- Çiçeklerin hasadı; 15–20 Aralık
- Gölge; 1 Nisan–5 Haziran, sıcaklık 18
0C
- Çiçeklerin hasadı; 5–10 Haziran
Nem
Seralarda yüksek nem oranı şarttır. Saksıda yetişen orkideler bir
püskürtücü yardımı ile her sabah yapraklarına ılık su püskürtülmelidir. Bu
sırada suyun çiçeklere gelmemesine dikkat edilmelidir.
Saksıların dibine çakıllı tepsiler konarak da bitkinin nemi sağlanabilir.
Çakıllı tepsi aynı zamanda drenaj problemini de azaltarak bitkiyi sıcak tutar.
Her iki metodun da aynı anda uygulanmasında bitkiler açısından herhangi bir
sakınca yoktur.
Havalandırma
Orkideler aşırı sıcak, kuru ve havasız sera ortamlarından hiç hoşlanmaz.
Kış aylarında bile havadar mekân ister. Ancak seralarda hava akımından korumak
şarttır. Saksıda ki orkideler için pencere önleri bu yüzden pek ideal değildir.
Seralarda ortam camların açılmasıyla bitkiye ve çiçeklere direk rüzgâr
gelmeyecek şekilde havalandırılmalıdır. Sera camlarının açılamadığı zamanlarda
vantilatör çalıştırılarak gerekli sirkülasyon sağlanmalıdır.
Saksıda yetiştirilen bitkiler ilkbahar sonlarında korkmadan dışarı
çıkarılabilirler. Orkideler bundan hoşlanır ve sağlıklı gelişirler. Balkon veya
bahçenin rüzgârdan korunaklı, gölgeli bir yerinde havalar soğuyana kadar
tutulabilir. Güneş yaprakları yakabileceğinden bitkinin gölgede olması şarttır.
Gölge yoksa koyu renk bir tül veya şemsiye ile de korunabilir.