DIŞ MEKAN SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİLMESİ, DÜZENLEMESİ VE BAKIMI
Son yıllarda ülkemizde gerek resmi kuruluşların gerekse özel kuruluşların
yeşil alan tesisine yönelik çalışma eğilimleri oldukça yüksek seviyelere
ulaşmış, dolayısıyla bu tip eğilimlerin artması, özellikle dış mekan süs
bitkilerine yoğun bir talebin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Dış mekan süs bitkileri genellikle, parklarda, bahçelerde, yollarda, aktif
ve pasif yeşil alanlarda kullandığımız bitkilerdir.
Dış mekan bitkileri; büyük ağaçlar, çalılar,
çiçekler, yer örtücü bitkiler, su bitkileri, saz ve bambu türleri, sarmaşıklar
ve çim gibi çeşitlilikler göstermektedir.
Türkiye’nin doğası bitki türleri yönünden çok zengindir.
Doğadaki pek çok
bitki türü süs bitkisi olarak kullanılmak üzere kültüre alınıp çoğaltılabilir.
Doğanın zengin bitki türlerini dış mekan süs bitkisi olarak kullanmak, kesme
çiçek ve saksı çiçeği olarak kullanmaktan daha kolay olmaktadır.
Türkiye’de dış mekan süs bitkilerinin üretimi yeterli değildir. Özellikle
büyük boylu fidanlarda, mavi ladin, manolya vb. gibi türlerin üretiminde
sıkıntılar bulunmaktadır.
Başta italya olmak üzere, değişik ülkelerden ithal
yolu ile karşılanan dış mekan süs bitkisi ithalatı, 1997 yılında 15,6 milyon $,
1998 yılında 22,1 milyon $ olarak gerçekleşmiştir.
Bunlarda bitki standardı
olmadığından fiyatlar çok değişkenlik göstermekte, fiyatlandırmada çeşitli
faktörler rol oynamaktadır.
Bitkinin büyük ve formunu almış olması, kalite
özelliklerinden olup fiyat oluşumunda büyük etkendir.
Genellikle yavaş büyüyen,
çoğaltılması zor ve yetiştirilmesi beceri isteyen özel bitkiler çok yüksek
fiyatlara satılabilmektedir.
Dış mekan süs bitkileri yetiştiriciliği için ülkemizin ekolojik koşulları
çok uygundur.
Buna karşın, üretim tekniklerinin yetersiz, işletme sermayelerinin
sınırlı oluşu ve mekanizasyonun yaygınlaştırılamaması, özellikle boylanmış dış
mekan süs bitkisi üretimini sınırlamaktadır.
Dış Mekan Süs Bitkileri ile Bahçe Düzenlemesinde Dikkat Edilecek Hususlar
Öncelikle bahçenin bir krokisi çıkartılmalı;
Kroki üzerinde rüzgâr koridorları, güneşlik ve gölgelik alanlar, bina
girişi, varsa yol, gizlenmesini istediğimiz kötü görüntüler vs. belirtilmelidir.
Sonra kroki üzerinde karalamalar yaparak istediğimiz düzenlemeyi önce
kâğıt üzerinde gerçekleştirebiliriz.
İlk yapılması gereken istenmeyen görüntü ya da gürültü gelen bölümlerin
perdelenmesidir.
Bahçenin o yöndeki sınırına bitki perdesi oluşturabiliriz.
Bunun için boylu ve sık yapraklı, her dem yeşil bitkiler seçilmelidir.
Bahçe sınırına doğru büyük bitkiler binaya yaklaştıkça daha alçak
bitkilerin seçilmesi gerekmektedir.
Bahçenin ana çerçevesini çizdikten sonra bahçe içi bitki seçimine
başlanabilir.
Bahçe düzenlenirken estetik kuralları geçerli olacaktır.
Bunlar; orantı,
uyum, simetri, denge ve tarzdır. Yani bahçenin bir kişiliği olmalıdır.
Bu da
bitkilerin rast gele fırlatıldığı bir mekan olmaktan çok, birbirine uyan, benzer
tarzda malzemelerin seçilmesi ile ve bu malzemelerin de bahçenin ve binanın
mimari tarzıyla uyumlu olması ve uygun yerde kullanılması ile mümkündür.
Toprak yapısı kötü ise üst toprak değiştirilmeli ya da hayvan gübresi
ilave edilmelidir.
Toprak iyi etüt edilmeli yani aşırı sulamalarda fazla su kolayca
süzülebilmelidir.
Önce büyük ağaçlar, sonra çalılar ve yer örtücüler ile
çiçekler dikilmeli en son çim ekimi yapılmalıdır.
Bitkiyi tanımak önemlidir. Aldığımız bitki çok küçük olabilir. Fakat
bitki yıldan yıla değişir.
Bitkiyi seçerken büyüdüğünde alacağı şekil ve boy
dikkate alınmalıdır.
Tüm bunlar düşünülürken bitki seçiminde onların iklim ve toprak istekleri,
gölgeye toleransları göz önünde bulundurulmalıdır.
Burada dış mekanlarda
kullanılan bazı bitki türleri hakkında bilgi verelim:
MANOLYA (Magnolia):
Manolyanın büyümesi yavaştır. Dolgun yapıda küre
biçimi oluşturan çalımsı ağaççık, yaklaşık 3m boylanıp, 3,5m kadar
genişlemektedir. Yapraklarını dökerler.
Kokulu beyaz çiçeklerini yaprakları
çıkmadan, Mart ve Nisan ayında açarlar.
Yıldız biçimli 12-19 taç yapraklı, 10-
12 cm çapında çiçekleri olur.
Çiçekleri koklarken nefes verilirse çiçeklerin beyaz rengi solar ve kararır.
Manolyalar, suyu çok iyi geçiren verimli, killi toprakta iyi gelişmektedir.
Yeni
dikilen genç fidanlar ilk yıllarda bir desteğe alınıp, ilkbaharda dibi turba
veya yaprak çürüğü ile örtülmelidir.
-
10 °C kadar dayanır. Işık-yarı gölge ağacıdır. Kurak
dönemlerde bolca sulanarak, suya doyurulmalıdır. Budama gerekli değildir.
Tohum,
çelik ve aşı ile üretilir. Tohumlar toplanıp temizlendikten sonra kurumadan
hemen veya 12-15 haftalık soğuk katlamadan sonra ilkbaharda ekilir. Ekimden
sonra toprak neminin muhafazasına dikkat edilmelidir.
HANIMELI (Lonicera) :
Hanımeli familyasında yüzlerce çalımsı ve tırmanıcı
bitki türü vardır. Bizim ele alacağımız hanımeli dolgun yapılı, çok dallanan,
yapraklarını döken, her türlü bahçede kullanılan ağaççıklardır. Çekici, çoğunda
kokulu 1-
3 cm büyüklükte pembe, beyaz veya
kırmızı ve eflatun çiçekleri ile tanınırlar.
Meyve büyüklüğü
1 cm den biraz küçük olur. Yaprakları 3-
7
cm büyüklükte olup ilkbaharda erken dönemde çıkar,
sonbaharın sonlarında dökülür. Bu bitki çok az bakıma gerek duyar ve zararlı
böceklerden nadiren etkilenirler. Hatta şehirlerin kötü çevre koşullarında bile
büyüme güçlüğü göstermeyerek çiçek tarhlarında veya bahçe kenarlarında
rahatlıkla kullanabilirler.
Ağaççık olan hanımelilerin hemen her türlü toprakta,
güneşli veya hafif gölge yerlerde kolaylıkla yetiştirilebilirse de çiçek sayısı
az olur. Hanımeliler erken ilkbaharda çiçek açtıklarından, sonbaharda dikimi
uygundur.
Bitki yeterli alan bulduğunda, yaşlanmış dallarının temizlenmesi
dışında budama istememektedir. Ilkbahar sonundan itibaren bitkilerden alınan
çelikler ile çoğaltılabilir.
KARTOPU (Viburnum) :
Kartopu, çiçek açan ve bunu takiben meyve oluşturan
önemli bir çalıdır. Yükseklikleri
50 cm ile
6 m arasında değişir. Çalımsı ağaççıklardan oluşan
tarhlara, çit aralarına veya güzel görünüm oluşturacağı bir yerde ya da tek
başına kullanılabilir.
Yaprağını döken ve her dem yeşil kalan çeşitleri vardır.
Çiçekleri genelde beyaz renklidir; ancak, pembe renkli olanları da vardır.
Birçoğu da oldukça hoş kokuludur. Yaprağını döken tüm kartopları, bol güneşte
daha iyi büyüme gösterirler.
Gece donlarından hemen sonra sabah güneşi olursa
bundan zarar görürler. Suyu iyi geçiren hemen her türlü toprakta yetişebilir.
Çitlerde 1-
2,5 m yükselenleri, 75-
125 cm mesafe ile dikilmelidir.
Kartopları, sonbahardan ilkbahara kadar toprağın işlenebilecek durumda olduğu,
istenilen her zamanda dikilebilir. Meyveleri için yetiştirilmesi söz konusu
olduğunda iki veya üç tanesinin, tozlama ve dölleme amacıyla yan yana dikilmesi
tavsiye edilir. Kartoplarının süslü yapısını korumak için ölü dalları
temizlenirse de kısıtlı budama yapılmalıdır. Ilkbahar sonundan itibaren
bitkilerden alınan çelikler ile çoğaltılabilir.
SÜS LAHANASI (Brassica): Orta yapraklar pembe-mor ve eflatun-mor
renktedir. 20-
30 cm
arasında boylanır. Kasım-Mart ayları arasında 8-
15°C sıcaklıkta yapraklar renklenmeye
başlar. Bundan daha düşük ve yüksek sıcaklıklar yaprak renklenmesini olumsuz
yönde etkiler.
Dikim zamanı Ekim-Kasım aylarıdır. Dikim mesafesi 25-
35
cm civarında olmalıdır. Güneşli ortamlarda, besin
maddelerince zengin, derin, hafif kireçli, orta derecede nemli topraklarda
yetiştirilmelidir.
Yaprak renkleninceye kadar verilen azot kapsamı yüksek
kompoze gübre daha sonra yavaş yavaş azaltılmalıdır. Kuruyan ve sararan dış
yapraklar bitkilerden uzaklaştırılmalıdır.
ACEMBORUSU (Campsis):
Iki türü bulunan, yaprak döken sarılıcılardır. Göz
alıcı çiçekleri vardır. Acem borusu turuncu-kırmızı renkli muhteşem çiçekleri
ile çok gösterişli asmalardır. Çiçeklenme dönemi Temmuz ortasında Eylül sonudur.
Özellikle geniş alanlarda, duvar, çardak, çit ve parmaklıkların
yeşillendirilmesinde sıklıkla kullanılırlar. Havai kökçükleri ile tutunarak ve
sarılarak 9 m’ye kadar boylanabilirler. Bu bitkilerde çıplak gövdeli ağaçların
gövdelerini sardırmak da mümkündür. Borazan ve Trompet çiçeği olarak da bilinen
bitkiler, yaz ortasına doğru çiçeklenir ve uzun süre çiçekli kalırlar. Acem
Borusu hemen tüm bölgelerimize uyum sağlayabilir. Akdeniz ve Ege bölgelerinde
yüzey kaplama amacıyla kullanıldıklarında yapraklarını dökmezler. Tam güneş alan
yerlere ve organik maddelerce zengin, iyi drene olan, hafif nemli topraklara
dikilmelidir. Zayıf topraklarda ise düzenli gübreleme yapılmalıdır. Genç
bitkiler sarılıcı kökçükleri gelişine kadar desteklenmelidir. Özellikle gençken
yapılacak budamalara iyi tepki verirler. Budamalar sürgün uçlarından hafifçe
kırpma şeklinde olmalıdır. Bitki tohum ve çelikle üretilmektedir.
ERGUVAN (Cercis siliquastrum):
Ülkemizin doğal türü olduğundan
fidanlıklarda en çok yetiştirilen Cercis türüdür. Erguvanlar başlangıçta yavaş
büyürlerse de daha sonraları büyümeleri hızlanır. 5-
6
m boy ve
4 m kadar da yayılım yapabilirler. Yuvarlak ve dar bir
tepe oluştururlar. 5-
10 cm
uzunluktaki kalp şekilli yapraklar, üst kısımda mavi-yeşil, altlarda ise açık
yeşildir. Nisan- Mayıs aylarında, yapraklanmadan evvel tüm dallar ve gövdede
açan erguvani renkli o muhteşem çiçekleri ile baharı müjdelerler. Bu halleriyle
Erguvanlar muazzam bir çiçek topunu andırırlar. Çiçeklenmeyi takiben beliren
tohum zarfları da ilgi çekicidir. Tek tek ya da gruplar halinde vurgu ağacı
olarak kullanılabilirler. Tüm sahil bölgelerimize uyum sağlayabilirlerse de
Karadeniz kıyılarında korunaklı, siper yerlerde yetiştirilmeleri uygun olur.
MOR SALKIM (glycine):
Beyaz ve mor renkte çiçekler açan ve 15m uzayan,
sarılıcı bir bitkidir. Kışın yapraklarını döker. Çelik ve daldırma ile üretilir.
Dayanıklı ve uzun süre yaşayanlar fidandır. Üretilmesi gül’e benzer. Çardaklar
ve pergolalarda güzel bir görünüm sağlar.
Dış Mekan Süs Bitkilerinin Bakımı
Dış mekan süs bitkilerinde sulama, ot alma, çapalama, gübreleme, uç alma
ve açmış çiçeklerin uzaklaştırılması, hastalık ve zararlılarla savaşma en önemli
bakım işleri arasındadır.
Sulama: Dış mekan süs bitkileri sık ve düzenli sulamaya gereksinim
gösterir. Sulama sabah ve akşam saatlerinde yapılmalıdır. Öğle sıcağında yapılan
sulama yanmaya ve su kaybına neden olur. Sulamalar, toprağın havalanmasına
olanak verecek şekilde belirli aralıklarla ve bitkilerin kök aksamının bulunduğu
20-25 cm’lik toprak tabakası su ile doygun hale gelinceye kadar yapılmalıdır.
Çok sık ve yüzeysel sulama bitkilerin yüzeysel kök sistemi oluşturmasına neden
olduğundan önerilmez.
Çapalama ve ot alma: Sulamalar, yabancı otların gelişimini teşvik ettiği
gibi, organik maddece fakir toprakların yüzeyinde kaymak tabakası oluşumuna da
neden olmaktadır. Yabancı otları temizlemek, kaymak tabakasını kırmak ve toprağı
kabartarak havalandırmak amacıyla çapalama yapılmalıdır. Çapa işlemi, iki sulama
arasında toprak yüzeyinin kurumaya başladığı zamanda yapılmalıdır.
Bu, toprağın
havalanmasına, bitkilerin daha iyi gelişmesine olanak verir. Çapalama ve ot alma
sırasında bitki köklerinin zedelenmemesine dikkat edilmelidir.
Gübreleme: Bitkiler azot (N), fosfor (P), potasyum (K), olmak üzere üç ana
besin maddesine öncelikle ihtiyaç duydukları gibi, magnezyum, demir, kükürt gibi
diğer maddelere de ihtiyaç gösterir. Mevsimlik çiçekler gelişme sürelerinin
başlangıcında çiftlik gübresiyle gübrelenmelidir. İnorganik gübre ise gelişme
süresince verilir. Toprağa verilecek organik gübrenin tamamen çürümüş olması
gerekmektedir.
Uç alma ve açmış çiçeklerin uzaklaştırılması: Çiçeklenme süresini uzatmak,
daha bakımlı ve güzel görünüş elde etmek amacıyla solmuş çiçekler, üzerinde
bulundukları sürgünün biraz alt tarafından kesilmek imagesiyle
uzaklaştırılmalıdır. Bu uygulama çiçek sayısının artmasına neden olmaktadır.
Tohum toplanması söz konusu olduğunda yeteri kadar bitkinin bu amaçla ayrılması
gerekmektedir.