Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkilerinin insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır.
Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir.
FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Organik Tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir.
Organik Tarımın İlkeleri
Ekolojik tarımın başlıca 3 ilkesi bulunmaktadır.
Bunlar:
Doğa ile uyumlu üretim
Kapalı Sistem (Kendine Yeterli Tarım)
Ekim Nöbeti
Bu ilkeler altında ülkesel ve yöresel koşullar dikkate alınarak ekolojik tarım aktiviteleri değişkenlikler kazanabilirler. Ancak, genel olarak aşağıdaki faaliyetleri içerirler.
Bitkisel Üretimde Uygun yöntemlerle minimum toprak işleme
Toprak verimliliğinin korunmasına ve artırılmasına yönelik çalışmalar
Kimyasal gübre yerine organik gübre kullanımı
Dayanıklı, sağlıklı tohum ve bitki çeşitlerinin seçimi
Uygun ekim-dikim yöntemi
YEAST Factory |
Turn-Key DOTP Plant |
Bitki korumada doğrudan kimyasal girdi kullanımı yerine ekolojik yöntem ve girdi kullanımı
Hasat, depolama, işleme ve paketleme faaliyetlerinin ekolojik yöntemler içinde yürütülmesi.
Hayvansal Üretimde Sağlıklı hayvan yetiştiriciliği
Uygun ahır koşulları
Organik yemlerden yararlanma
Damızlık ve ırk seçiminde ekolojik uygunluk
Tüm ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ekolojik tarım belirli bir kültürel ortamdaki sosyal, ekonomik ve ekolojik faktörlerin dengeli gelişmesini sağladığı görülmektedir. Kültürel yapı içinde tüm faktörlerin birleştiği sistem-felsefe ekolojik tarımdır.
Dünyada Organik Tarım
Ekolojik Tarım Avrupa’da 1910’larda uygulanmaya başlamış, kontrollü üretim ise 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır. Zaman içerisinde küçük çapta da olsa artan oranda bir gelişme göstermiş ve 1970’li yıllarda ticari anlamda önem arzetmeye başlamıştır. Bu hareket 1972 yılında Almanya’da Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu’nun (IFAOM) kurulmasıyla daha düzenli bir hale gelmiştir. IFAOM tüm dünyadaki ekolojik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, hareketin gelişimini sağlıklı bir şekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı, tüm gelişmeleri üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlamaktadır.
Ekolojik Tarım uygulanan alanlar Avrupa ülkelerindeki tarım alanlarının % 2-3’ü
dolayındadır. Bunda tarımsal hareketler üzerinde kuvvetli bir etkiye sahip olan
kimyasal endüstrinin etkisi büyüktür. Tüm bunlara karşın ekolojik tarım
faaliyetleri her yıl yaklaşık %20-30’luk büyüme hızındadır. 1986 yılında
Avrupa Ülkelerinde ekolojik tarımın bu denli hızlı gelişmesinde 2078/92 tarih ve sayılı ortak tarım çerçevesinde alınan kararlar etkili olmuştur. Ekolojik üretim 1988 yılında AB ve EFTA (European Free Trade Association) ülkelerinde 85.337 tarım işletmesi ile 2 milyon hektara ulaşmıştır.
ÜRETİM VE DIŞ SATIM
Ülkemizde ekolojik tarımın gelişimini ürün çeşitliliği, üretim alanı ve üretici sayısındaki değişim ortaya koymaktadır.
Üretilen ekolojik ürün çeşitlerinin sayısı 1990 yılında 8 iken, 1999 yılında
92'ye ulaşmıştır.1990 yılında
Ülkemizde üretilen ekolojik ürünlerin hemen hemen tamamı ihraç edilmektedir. 1998 verilerine göre
14.307,52 ton kuru ve kurutulmuş meyveler
3.172,30 ton yaş meyve
olmak üzere toplam 20.872,27 ton ihracat gerçekleştirilmiştir. İhraç ürünlerinden ilk 5 sırada çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, kuru elma ve fındık yer almaktadır. Ürün gruplarının toplam ihracat içindeki oranlarına bakıldığında % 68,5'luk oranla en büyük payın kuru ve kurutulmuş ürünlerde olduğu görülmektedir.
Sözleşmeli Üretim
Ülkemizde üretilen ekolojik ürünler büyük ölçüde yurt dışı pazarlara gönderildiğinden ekolojik ürün üretim miktarı ve çeşitliliği yurt dışından gelen talepler doğrultusunda şekillenmektedir. İhracat organizasyonunun gerekliliğinden dolayı üretimler organizasyon kuruluşları tarafından sözleşmeli olarak çiftçilere yaptırılmaktadır.
Sözleşmeli tarım üreticilere fiyat ve satış garantisi getirerek avantaj sağlamaktadır.Yapılan sözleşmede taraflar üretim ile ilgili koşulları, fiyat ve varsa prim miktarını açıklayarak mahkemeye başvurma hakkı saklı olmak koşulu ili kanuni güvence altına alınmaktadır.
Ekolojik üretimde belirli yasakların olması ve 2-3 yıllık bir geçiş sürecinden sonra ekolojik üretime geçilebilmesi, uzun dönem üretim planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle yapılan araştırmaların yasal geçerliliğinin olması ve taraftarların uyması ekolojik tarımın başarısı için şarttır.
Pazarlama
Ekolojik ürünlerin çok büyük kısmı dış pazara sunulmakta ve bu ürünlerin bir kısmı doğrudan tüketilmekte, bir kısmı ise normal mamul ürünlerin karışımlarında yer almaktadır.
Ekolojik üretim projeleri ve pazarlaması farklı yöntemlerle gerçekleşir :
Üretim projesi ülkede yerleşik bir firma tarafından gerçekleştirilir ve ürünler bu firma tarafından işlenir, paketlenir ve ihraç edilir.
Üretim projesi yurt dışından yabancı bir kuruluş tarafından kurulur, elde edilen ürünler anlaşmalı yerel firma tarafından fason olarak işlenir ve ürünler proje sahibi firmaya ya işleyici kuruluş yada ihracat firması tarafından ihraç edilir.
Üretim projesi yurt dışından yabancı bir kuruluş tarafından kurulur, elde edilen ürünler yabancı firmanın Türkiye'de tek başına veya ortak olarak kurduğu tesislerde işlenir veya işleyici kuruluş veya ihracatçı firma tarafından proje sahibi firmaya ihraç edilir.
Az sayıdaki uygulamalarda da üreticiler kontrol ve sertifikasyon firması ile doğrudan temas ederek ürünlerini sertifikalandırır ve serbest pazarda satışa sunar.
Kontrol ve sertifikasyon ücretlerinin küçük çiftçiler tarafından üstlenebilecek düzeyde olmaması, teknik bilgi eksikliği ve danışmanlık hizmetlerinin yetersizliği üreticilerin doğrudan sisteme ürün sağlamalarını kısıtlamaktadır.
Kontrol ve Sertifikasyon
Kontrol ve sertifikasyon, organik tarımın önemli basamaklarından biridir. İç ve dış piyasalarda bir ürünün organik olarak satılabilmesi için Organik Ürün Sertifikası'na sahip olması gerekmektedir. Sertifika sistemi ürünlerin ekolojik standartlara göre üretildiğinin, işlendiğinin, paketlendiğinin garantisidir.
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşları bağımsız olmalı,üretim ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmamalı,ticaret yapmamalı ve danışmanlık hizmeti vermemelidir.
Türkiye’ de bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşunun faaliyet gösterebilmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından onaylanmış ve kontrol yetkisi verilmiş olması gerekmektedir. Ülkemizde yasada belirtilen koşulları yerine getirerek yetki belgesi almış 7 adet kontrol kuruluşu faaliyet göstermektedir.
Her üreticinin, kendi adına ekolojik ürün sertifikası alabilmek için kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarına başvurabilmesine karşın; ülkemizde başvuruları, projede yer alan tüm üreticiler adına projeyi kuran ihracatçı veya organizasyon kuruluşlar yapmaktadırlar.
Kontrol kuruluşu bildirilen tüm üreticileri gezerek her üretici için detaylı anket formları ve haritalardan oluşan bir dosya hazırlamaktadır. Sertifikasyon kuruluşu hazırladığı dosyaları Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bildirmekte ve her üreticiyi ürün sezonunda en az iki kez haberli veya habersiz ziyaret etmektedir. Gerekli görüldüğü dönemlerde toprak, yaprak ve ürün örnekleri alınarak analiz yapılmaktadır.
Eğitim Faaliyetleri
Türkiye’de ekolojik tarım ürünlerinin yetiştiriciliğini yaygınlaştırmak, ihracatçı taleplerini karşılamak, ürün çeşit ve miktarını arttırmak ve bunları yönetmelik esaslarına göre yapabilmek için uygulamaya konulan ekolojik tarımın yaygınlaştırılması ve kontrolü projesi 1997 yılında başlatılmıştır. Bu projeye göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği ile ortak kurslar düzenlenmiştir. Bu amaçla 80 ilin Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürlerinin katılımı ile ekolojik tarım semineri yapılmıştır.
1997-2000 yılları arasında düzenlenen 6 kursta Bakanlık ve Araştırma Enstitülerinde çalışan 55, Bakanlık ve İl Müdürlüklerinde çalışan 163, farklı kuruluşlarda çalışan 13 ve özel firmalarda çalışan 21 ile herhangi bir kurumda çalışmayan işsiz 58 toplam 333 ziraat mühendisinin katıldığı Ekolojik Tarım Kursu düzenlenmiş ve kurs sonunda kursiyerlere katılım belgesi verilmiştir. 2000 yılında da 81 ilin Çiftçi Eğitim ve Yayım ile Proje ve İstatistik şube Müdürlerinden oluşan 139 Ziraat Mühendisinin katıldığı bir Ekolojik Tarım Semineri yapılmıştır.
Ekolojik Tarımın yaygınlaştırılması ve kontrolü projesi kapsamında akademik eğitimin yanısıra tatbiki eğitim içinde "Demonstrasyon İşletmesi" tesis edilmiştir. Bu amaçla İzmir ili Tahtalı İçme Suyu Barajı Koruma Alanı sınırları içinde yer alan Buca-Belenbaşı-Kırıklar ve Menderes' e bağlı Yeniköy' de birer çiftçide olmak üzere toplam 150 dekar alanda; 10 dekar Zeytin, 6 dekar Bağ, 2 dekar Kiraz, 2 dekar Armut, 3 dekar İncir ile 10 dekar alanda Buğday tarımı yapılmıştır. Geri kalan alanlarda ise Domates, Biber, Hıyar, Kavun, Karpuz ve 1 dekarlık alanda ise Kekik tarımı yapılmıştır. İşletmelerde kullanılmak üzere tohum, fide, organik gübre ve ilaçlar, kompost, akaryakıt gibi girdiler projeden karşılanmış olup demonstrasyonlar ekolojik tarım konu uzmanlarınca kontrol edilmiştir.
Ayrıca proje kapsamında Tahtalı İçme Suyu barajı Koruma alanı sınırları içinde havzada görevlendirilen yayım timleri bölge üreticilerinin katıldığı çiftçi toplantıları yapılmıştır.
Organik Tarım ve Tahtalı Havzası
Tahtalı Havzasında Mevcut Durum
İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilen Tahtalı Barajı ve baraja su sağlayacak havza yaklaşık 54.000 hektarlık bir alana sahiptir. Havzanın yaklaşık 1/3’ü tarım alanı olup küçümsenmeyecek üretim potansiyeline sahiptir. İzmir ilinde mevcut 82 çeşit bitkisel ve 13 tür hayvandan oluşan geniş tarım yelpazesi büyük oranda yöreye yansımıştır. Kalan 2/3’lük bölüm yerleşim alanları, yollar ile fundalık ve ormanlık alanlardır. Yöre genelde oldukça zengin bir flora ve faunaya sahiptir. Özellikle Dere Boğaz mevkiinden baraj gövdesine kadar uzanan vadi zengin doğal güzelliklere sahiptir.
Havzada tarım başlıca geçim kaynağı olduğundan, hem tarımsal faaliyetlerin sürmesi hem de su kaynaklarının korunması için sentetik maddelerin kullanılmadığı ekolojik tarım sistemine geçilmesi öngörülmektedir. Bu nedenle öncelikle bu sistemin avantajlarının ve dezavantajlarının ortaya konması gerekmektedir. Ekolojik tarımın faydalarına ilave olarak, genelde sorun olarak görülen hususların ülke düzeyinde değilse de Tahtalı Havzası düzeyinde düşünüldüğünde aslında avantaj teşkil ettiği düşünülebilir.
Tahtalı Havzasındaki üretim deseni ve üretim miktarlarındaki değişme, ülke genelinde herhangi bir olumsuz etki yapmayacaktır.
Havza bir bütün olarak ekolojik tarım alanı olarak ele alındığında işletmelerin birbirinden etkilenmesi söz konusu olmayacaktır.
Halkın çevre ve sağlık konularında bilincinin artması ve gelir düzeyinin yükselmesiyle birlikte ekolojik ürünlere talep artmaktadır. Konu ülkemiz için yeni olduğundan halkın bilgilendirilmesine ihtiyaç vardır. Örneğin ekolojik ürünler satan standlar oluşturulması tanıtım açısından yararlı olabilmektedir.
AB ülkeleri, ekolojik ürünler için en büyük pazar durumundadır. Bu ülkelerde yerleşik firmalar, dünyanın her yerinde sözleşmeli ekolojik tarım yoluyla elde ettikleri ürünleri pazarlamaktadırlar. Ülkemizde ekolojik üretim daha çok incir, üzüm, fındık, kayısı gibi kurutulmuş ürünlerde yoğunluk göstermektedir. Ancak ekolojik ürünlere hayvansal ürünleri ya da yaş sebze ve meyveyi dahil etmek mümkündür. Ülkemiz bu yönden oldukça şanslı bir durumdadır.Ürün çeşitliliği, bilgi birikimi, ulaşım imkanları bakımından rakip olabilecek ülkelere göre avantajlarımız mevcuttur. Tahtalı Havzası mevcut durumu itibariyla özel bir önem arz etmektedir.
Ekolojik tarımın geliştiği ülkelerde bu tür tarımın önemini gündemde tutabilmek için ekolojik tarım ürünlerinden yemeklerin hazırlanıp satıldığı,içinde lokantaların bulunduğu ekolojik tarım çiftliklerini insanlar gezip görmektedir. Yine bu çiftliklerde tüketiciler istedikleri ürünü kendileri hasat edip satın almaktadır.Bu suretle ekolojik ürünlerin tanıtılması ve pazarlanması sağlanmaktadır.
Ekolojik tarım yeni bir konu olduğundan çitçilerimize tanıtılması ve benimsetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle tarımsal yayım faaliyetleri konusunda Tarım İl Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu öncelikle yayım organizasyonu geliştirilmiştir. Buna göre Menderes, Çileme ve Karacaağaç’ta timler oluşturulmuş olup, elemanlar görevlendirilmiştir. Bu timler çiftçilerimize ekolojik tarımı tanıtmak amacıyla düzenli olarak çiftçi toplantıları düzenlemektedir.
Alternatif ürünlere geçiş nedeniyle verimde bir düşüş olmasına karşın ürün deseninin değişmesi ve brüt marjı yüksek ürünlerin yetiştirilmesiyle üretici gelirinde bir azalma beklenmemektedir. Ayrıca yetiştirilecek ürünlerin genelde ihracata yönelik olması nedeniyle daha yüksek fiyattan değerlendirilmesi mümkün olacaktır.
Mevcut ürünlerde zeytin alanları havzanın % 24 gibi çok önemli bir kısmını kaplamaktadır. Zeytin sahalarında genelde kimyasal gübre ve ilaç kullanılmamakta, bir nevi ekolojik üretim sistemi uygulanmaktadır. Zeytin ve zeytinyağında büyük bir ihraç potansiyeli mevcuttur. Havzanın ekolojik tarım alanı olarak tespit edilmesiyle ve bu ürünlerin ekolojik şartlarda üretilmesi, işlenmesi, paketlenmesi, etiketlenmesi ve sertifike edilmesi sağlanacağından mevcut üretim daha yüksek fiyatla pazarlanabilecektir.
Mevcut ürünler içerisinde seralarda sebze yetiştiriciliği önemli bir ekonomik değere sahiptir. Bu bakımdan sera sahiplerini alternatif üretimlere yöneltmek mümkün görülmemektedir. Serada yetiştirilen ürünleri hastalık ve zararlılardan kurtarmak ve uygun verim için ilaçlı mücadele yapılması kaçınılmazdır. Ancak, kontrolsüz ilaç kullanımı hem çiftçinin ekonomik yönden kayıplara uğramasına hem de çevre kirliliğine sebep olduğu gibi; aynı zamanda seradaki zararlıların düşmanı olan ilaçlara daha hassas olan yararlı böcekler de zarar görmektedir. Bu nedenle seralarda entegre ve biyolojik mücadele yöntemlerine yer verilmektedir. Örneğin; son yıllarda kullanmaya başlanmış olan sarı yapışkan tuzaklar sera içinde birçok uçucu-emici böcekleri kontrol altına aldığı gibi, bu tuzakların kullanılması ile ilaçlama sayısı azalmaktadır. İl Müdürlüğümüzce pratikte bu konuda yapılan çalışmalar başarıyla sürdürülmektedir.
Halkın çevre ve sağlık konularında bilincinin artması ve gelir düzeyinin yükselmesiyle birlikte ekolojik ürünlere talep artmaktadır. Konu ülkemiz için yeni olduğundan halkın bilgilendirilmesine ihtiyaç vardır. Örneğin ekolojik ürünler satan standlar oluşturulması tanıtım açısından yararlı olabilmektedir.
AB ülkeleri, ekolojik ürünler için en büyük pazar durumundadır. Bu ülkelerde yerleşik firmalar, dünyanın her yerinde sözleşmeli ekolojik tarım yoluyla elde ettikleri ürünleri pazarlamaktadırlar. Ülkemizde ekolojik üretim daha çok incir, üzüm, fındık, kayısı gibi kurutulmuş ürünlerde yoğunluk göstermektedir. Ancak ekolojik ürünlere hayvansal ürünleri ya da yaş sebze ve meyveyi dahil etmek mümkündür. Ülkemiz bu yönden oldukça şanslı bir durumdadır.Ürün çeşitliliği, bilgi birikimi, ulaşım imkanları bakımından rakip olabilecek ülkelere göre avantajlarımız mevcuttur. Tahtalı Havzası mevcut durumu itibariyla özel bir önem arz etmektedir.
Ekolojik tarımın geliştiği ülkelerde bu tür tarımın önemini gündemde tutabilmek için ekolojik tarım ürünlerinden yemeklerin hazırlanıp satıldığı,içinde lokantaların bulunduğu ekolojik tarım çiftliklerini insanlar gezip görmektedir. Yine bu çiftliklerde tüketiciler istedikleri ürünü kendileri hasat edip satın almaktadır.Bu suretle ekolojik ürünlerin tanıtılması ve pazarlanması sağlanmaktadır.
Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkilerinin insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir. FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Organik Tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir.