Botanik - çiftçilik nasıl başladı?
Zaman: 12.000-4.500 yıl önce
Mekân: Yakın Doğu, Meksika, Çin, Andiar,
Doğu Birleşik Amerika, Sahra-altı Afrikası
Bu bir Neolitik Devrimdi. V. GORDON CHILDE, 1936
Geçmişinin büyük bir kısmında insanlar yiyeceklerini avlanarak ve toplayarak
sağlamışlardır.
Atalarımız evcilleştirilmiş hayvan ve bitkileriyle yerleşik
toplumlar halinde yaşamadan çok önce bir tür olarak evrim geçirmiştik.
Çiftçilik
çok yeni bir olaydır ve arkeologlar insanın yaşam biçiminde neden böyle radikal
bir değişikliğin gerçekleştiğini anlamaktan hâlâ çok uzaktalar.
Çiftçilik ilk kez 12.000 yıl önce verimli Ortadoğu topraklarında başlamış ve bu
tarihten hemen sonra dünyanın altı başka bölgesinde de birbirlerinden bağımsız
olarak keşfedilmiştir:
9000 yıl önce Orta Meksika'da, ondan biraz sonra Güney ve
Kuzey Çin'de, sonra 7000 yıl önce Orta Andlarda ve son olarak da, 4500 yıl kadar
önce Birleşik Devletler'in doğusunda ve Sahra-altı Afrika'da.
Bu ayrı gelişmelerin hepsindeki ortak nokta, çiftçiliğin son Buzul Çağı'ndan
sonra başlaması ve herhalde küresel ısınma ve insan nüfusundaki önemli artışla
ilişkili çevresel değişikliklere yakından bağlı olmasıdır.
Ancak her bölgede keşfedilen çiftçilik türü farklıydı ve büyük ölçüde yerel
bitkiler ve hayvanlar tarafından belirlenmişti: Ortadoğu'da arpa, buğday, koyun
ve keçi, Meksika'da mısır, Çin'de pirinç, Sahra-altı Afrika'sında darı ve
büyükbaş hayvan.
Ayrıca her bölgede insanları, atalarının avcılık-toplayıcılık
hayat biçimlerinden vazgeçirtecek kendi belirli olayları yer almış
görünmektedir.
ORTADOĞU: BİR OLGU ARAŞTIRMASI
Ortadoğu'da çiftçiliğin kökenlerinin araştırılmasının çok uzun bir tarihçesi
vardır. Bu konuda ilk öncü araştırmalar 1940'larda Robert Braidwood tarafından
Kuzeydoğu Irak'ta Chemchemal Vadisi'nde yapılmış, sonra 1950'lerde Kathleen
Kenyon'un Ürdün Vadisi'nde Eriha'daki kazıları bunu izlemiştir.
Bu ilk çalışmalar Ortadoğu'da henüz çömlekçiliğin olmadığı ilk Neolitik çiftçi
toplulukları üzerinde yoğunlaşmıştır.
Daha yakın zamanlarda Ofer Bar-Yosef gibi
arkeologlar çiftçiliğin neden başladığını anlamak için daha gerilere gitmemiz
gerektiğini göstermiş, arkeolog-botanist Gordon Hillman da Ortadoğu'da hâlâ
varolan vahşi bitkileri inceleyerek ve kazılardan çıkan bitki kalıntıları
üzerinde mikroskopik çalışmalar yaparak daha geniş alanlar açmıştır.
Artık yalnızca 11.600 yıl önceki küresel ısınmayla yetinmeyip Buzul Çağı'nın son
binyılındaki iklim değişikliklerine de dikkat etmemiz gerektiği anlaşılmıştır.
14.500 yıl kadar önce Ortadoğu'nun kıyıları ve nehir vadileri, sık meşe
ormanlarıyla kaplıydı ve geri kalan bölgeler yenilebilir çeşitli bitkileriyle
zengin bir bozkırdı.
Bu bitkiler arasında ehlileştirilmiş buğday ve arpanın vahşi ataları vardı ve
İsrail'de Ayn Mallaha ve Suriye'de Ebu Hureyra gibi kalıcı yerleşim yerleri
kuran Natufian kültürüne ait avcı-toplayıcıları tarafından büyük miktarlarda
toplanıyorlardı.
Bu, atalarımız için daha önce örneği olmayan bir adımdı ve
avlanmak için çok büyük ceylan sürülerinin varlığı bu yerleşmeyi kısmen mümkün
kılmıştı.
Bu topluluklar 2000 yıl kadar geliştiler, çiftçilerle ilişkilendirilen taş
mimarisi, sanat ve bitki öğütme teknolojisi gibi kültürel unsurları
geliştirdiler. Sonra yaklaşık 12.600 yıl önce iklim kötüleşmeye başladı.
Avcı-toplayıcılar, sıcak hava ve bol yağmur yerine, bin yıl süreyle buzul çağı
koşulları ve onun getirdiği kuraklık ve toplanacak bitkilerde ve avlanacak
hayvanlarda bir kıtlık dönemi yaşadılar. Bu kısa iklim dönemi avcı-toplayıcı
nüfusun daha önce görülmemiş derecede arttığı bir zamana rastladığı için büyük
felaketlere neden oldu.
Sürekli yerleşik bir hayat biçimi daha fazla sürdürülemeyeceği için, yeniden
göçebe hayat biçimleri benimsendi ve insanlar herhangi bir yerde birkaç aydan
fazla kalmadılar. Ama daha önceki hayatlarıyla bazı bağları korumuşlardı. Terk
edilmiş köyler, mezarlıklar olarak kullanılmaya başlandı. Grupların, belirli
zamanlarda buralarda ölülerini hep birden gömmek için toplandıkları
anlaşılmaktadır.
Buralara, yiyecek ararken ölenlerin gömüldükleri geçici mezarlardan çıkarılan
kemikler ya da yalnızca kafatasları getirilmekteydi. Bu nedenle 14.500 ile
12.500 yıl önceki yerleşik hayat biçimlerinin yerleştirdiği kültürel tavırların,
insanlarda Genç Dryas döneminde de devam ettiği ve bunların daha sonra çiftçilik
köyleri kurulması için önemli bir adım olması mümkündür.
Genç Drays döneminin kuraklık koşullarında, yeterli besin maddesi elde etmek
için insanlar bitkileri ekerek ve sulayarak yetiştirmeye başlamış olmalıdırlar.
Aslında bu tür uygulamalara yıllar önce, yerleşik olarak yaşadıkları zaman
başlamışlardı. Yabani bitkilerin yetiştirilmesi daha fazla ürün vermiş ve
insanlara hareketlerini planlama olanağı sağlamıştır. Kendileri her ne kadar
biliniyorlarsa da bu, ehlileştirilmiş bitkilerin evrimine götüren önemli bir
adımdı.
Ehlileştirilmiş tahılın başlıca unsuru, tanenin kendi kendini tohumlamak için
otomatik olarak dağılmak yerine olgunlaşırken sapta kalmasıdır. Bu da çiftçinin
tahılı kullanmak için toplaması ve yeterli bir miktarını da yeniden ekmek için
saklaması demektir. Aynı biçimde ehlileştirilmiş fasulyeler kabuklan içinde
kalmış ve bitki ehlileştirilmesi uzmanı Daniel Zohary'nin deyimiyle burada "ekin
toplayıcı"yı beklemiştir.
Yabani buğday ve arpa saplan arasında tohumlarını bu şekilde saklayan birkaç
biçim değiştirmiş bitki de olacaktı. Genç Dryas döneminin bitki ekicileri
başakları kesip tohumları başka bir yerde ekmek için toplarken, bu biçim
değiştirmiş bitkiler de işlenen arazide varlıklarım arttırmışlardır.
Çiftçilik-öncesi bitki yetiştiricileri, çok geçmeden yabani bitkilerin Şeria
Vadisinin alüvyonlu topraklarında, özellikle doğal pınarların çevresinde çok
daha iyi yetiştiklerini keşfetmiş olmalıdırlar. 11.600 yıl önce ani küresel
ısınma ile gelen yağmurlar artınca, insanlar yerleşik hayat biçimine yine bu
vadide dönmüşlerdir. Başta Eriha'da olmak üzere, kerpic evler yapmışlardır.
Burada herhalde savaştan çok su taşkınlarından korunmak için bir duvar ve büyük
bir taş kule inşa etmişlerdi. Birkaç kilometre kuzeyde Netiv Hagdud köyü
kurulmuştu. Burada darı ekimi yapıldığını gösteren izler vardır. Hem burada hem
de Eriha'da Genç Dryas döneminin göçebe avcı-toplayıcılarının gömme
ritüellerine, özellikle insan kafataslarının topraktan çıkarılıp yeniden
gömülmesine, devam edilmiştir.
Bunların kullandıkları aletlerin çoğunun aynı olması, avlanmanın ve bitki
toplamanın devam etmekte olduğunu göstermektedir. Verimli hilalin her yerinde
benzer gelişmeler olmuştur, ilk Neolitik köylerin en gelişmişleri Türkiye' nin
güneyinde ve Irak'ın kuzeydoğusunda inşa edilmişti. Fransız arkeolog Jacques
Cauvin bunun, çiftçiliğin gelişmesi için gerekli toprağa karşı yeni tavırlara
ilişkin olduğuna inanmaktadır.
Bu köyler bir kere kurulduktan sonra çiftçiliğe giden yolda dönüş olamazdı.
Köylerin birbirlerine obsidyen (volkanik cam) ve deniz kabuğu gibi maddelerin
ticaret ağlarıyla bağlandıklarını biliyoruz. Bu yollardan artık, ehlileştirilmiş
bitkilerin tohumlarının da taşındığı düşünülebilir. Böylece bu köylerde çok
geçmeden tahıl dışında, hızla genişlemekte olan nüfusu beslemek için fasulye ve
mercimek de ekilmeye başlanmıştı. 1000 yıl içinde ilk keçiler ve ardından
büyükbaş hayvanlar da evcilleştirilmişti.
Köyler, iki katlı taş evleri, sokakları ve depolarıyla kasabalara dönüştü. Bu
da, ilk olarak 14.500 yıl önce ilk yerleşik avcı-toplayıcılarda kökleri olan,
sonra Genç Dryas döneminin iklim şoklarıyla gelen ve böylece ilk uygarlıkların
başlaması için sahneyi hazırlayan çiftçiliğin başlangıcının son aşaması olmuştu.
TARIM HAKKINDA BAŞKA ARAŞTIRMALAR
Tarımın nasıl başladığı, filozofları Eski Çağlar'dan bu yana epeyce ilgilendiren
bir konu olmuştur. Eski Yunanlılar, tarımın icadını, Tanrıça Demeter'in
Triptolemeus'a ihsanı sayarlardı. Kuşkusuz kutsal kitaplara göre Âdem de
çiftçilerin piri idi. Ama İÖ I. yüzyıla gelindiğinde Varro, tarımın tamamen
insanın bir icadı olduğunu çoktan anlamıştı.
19. yüzyılın ortalarında, İngiliz antropolog Morgan, Friedrich Engelsin ardından
tarımı, toplumsal aşama olarak, vahşilikten barbarlığa geçişin kesin ölçütü
saymıştı. Daha sonra Gordon Childe, Pleyistosen sonrası çıkan iklim
değişikliklerinin, canlı organizmaları vahalara sığınmaya zorladığını
savunmuştur. Childe'a göre bitkilerin, hayvanların ve insanların böylece bir
araya toplanması, insanın, diğer ikisini evcilleştirmesine neden olmuştur.