Botanik - bitkilerin genel özellikleri
Bütün canlılar hücre denen temel yapı birimlerinden oluşur.
Bitkiler ve
hayvanlar gibi üstün yapılı canlılarda bu hücreler, her birinin ayrı bir işlevi
olan organları ya da özelleşmiş dokuları oluşturacak biçimde bir araya
toplanmıştır.
Canlının yaşamını sürdürmesini sağlayan beslenme, büyüme, solunum
ve üreme gibi temel işlevlerin yerine getirilmesinden bu organlar sorumludur.
Ama bu ortak özelliklere karşılık, hem hücre yapısı, hem de bazı yaşamsal
işlevler açısından bitkiler ile hayvanlar arasında belirgin farklılıklar göze
çarpar.
Örneğin bitki hücresinin, hayvan hücresinden farklı olarak, büyük ölçüde
selülozdan oluşmuş sertçe bir hücre duvarı ve kloroplast denen organelleri
vardır (bak. hücre).
Böylece bitkiler, kloroplastlardaki yeşil renkli klorofil
pigmentininyardımıyla güneş ışığını (enerjisini) soğurup, fotosentez denen bir
süreçle kendi besinini üretebilir.
Fotosentez yeteneği olan yeşil bitkiler
arasında, yaşamını öbür yeşil bitkilere bağımlı olarak sürdüren asalak
bitkilerin sayısı pek azdır.
Oysa hayvanlar, yaşamaları için gerekli olan besin
maddelerini bitkisel ve hayvansal yiyeceklerle dışarıdan almak zorunda olan dış
beslek canlılardır.
Bitkiler de hayvanlar gibi büyüyüp gelişir ve yeni hücreler üreterek yaralı
dokularını onarabilir.
Ama erişkin yaşa gelen bir hayvanın büyümesi durduğu
halde, bitkilerde büyüme olayı yaşam boyunca sürer.
Bu sonsuz büyüme özelliği
de bitkiler ile hayvanları ayıran temel farklardan biridir.
Bütün canlılar gibi bitkiler de dış uyaranlara bir tepkiyle yanıt verir ve
çevresindeki değişikliklere uyum sağlayabilir.
Bitkiler özellikle dokunma, su,
yerçekimi, güneş ışığı ve kimyasal maddeler gibi uyaranlara karşı duyarlıdır.
Bitkinin genellikle uyan kaynağına doğru dönerek verdiği bütün tepkisel
yanıtlara yönelim (tropizm) denir.
Bu tepkilerin en sık karşılaşılan biçimleri
ışığa yönelim (fototropizm), yerçekimine ya da yere yönelim (jeotropizm),
kimyasal maddelere yönelim (kemotropizm), suya yönelim (hidrotro-pizm) ve
elektriğe yönelimdir (elektrotropizm ya da galvanotropizm).
Örneğin bir bitki baş aşağı çevrilse bile, kökleri gene toprağa, tepesi de
güneşe dönük olacak biçimde büyümesini sürdürür.
Küstümotunun yapraklarına
dokunulduğu anda yaprakçıklar birbirinin üstüne kapanır.
Sarmaşık ya da üzüm asması gibi sarılıcı ve tırmanıcı bitkilerin sülükleri de
dokunmaya karşı duyarlıdır; bu sülükler yakındaki bir dala ya da tele değdiğinde
bu desteğe sarılarak bitkinin yukarıya doğru tırmanmasını sağlar.
Çiçeklerin taçyaprakları genellikle ışığa duyarlıdır; güneş doğunca açılır,
güneş batınca kapanır.
Bitkilerin yaprakları da çoğu kez güneş ışığına yönelir.
Yönelim sırasındaki bu kısıtlı hareketler dışında bitkilerin hayvanlar gibi
yürüyerek, sürünerek, yüzerek ya da uçarak yer değiştirme olanağı yoktur.
Bütün
yaşamlarını bulundukları yere bağlı olarak sürdürmek zorundadırlar.
Aralarındaki bu temel ayrılıklara karşılık, canlıların yaşamsal işlevlerinden
biri olan üreme olayı üstün yapılı bitki ve hayvanlarda hemen hemen aynıdır.
Hayvanlarda olduğu gibi tohumlu bitkilerde de erkekorganın ürettiği sperma
hücresi dişiorganın ürettiği yumurta hücresini dölleyerek, bu tohumdan yeni bir
canlının gelişmesini sağlar.
Oysa bazı suyosunları ya da amip gibi basit yapılı
canlılar doğrudan hücre bölünmesiyle çoğalır.
Bitkilerin yeryüzündeki dağılımı büyük ölçüde tohumlarının bir yerden bir yere
taşınmasıyla gerçekleşir.
Bu yüzden bazı bitkilerin tohumları rüzgârda
uçabilecek biçimde kanatlıdır; bazılarında hayvanların postuna tutunmalarını
sağlayan kanca ya da dikenler bulunur.
Bazı tohumlar da yerde yuvarlanarak ya da
suda yüzerek bir yerden bir yere ulaşabilir.