Botanik - çiçek
Tohumlu bitkilerin üreme organı olan çiçeğin görevi, aynı bitkinin bütün
özelliklerini taşıyan yeni bitkilerin gelişeceği tohumları üretmektir.
Bu
nedenle, çiçekleri incelerken organın bu temel görevini hiçbir zaman unutmamak
gerekir.
Nitekim bazı bitkilerin, örneğin Atatürk çiçeğinin çiçek sandığımız
bölümleri bu anlamda gerçek birer çiçek değildir; ortada kümelenmiş küçük sarı
çiçekleri çevreleyen parlak kırmızı renkli özel yapraklardır.
Bürgü ya da brakte
denen ve ilk bakışta çiçeği andıran bu biçim değiştirmiş yapraklara daha başka
birçok bitkide rastlanır.
Bir botanikçi gözüyle çiçek, tohum üretimiyle ilgili bütün organları içeren
karmaşık bir yapıdır; dolayısıyla yalnızca tohumlu bitkilerin çiçeği vardır.
Nitekim bitkiler âlemi de kabaca çiçekli ve çiçeksiz bitkiler olarak iki büyük
gruba ayrılır.
Açıktohumlu bitkilerin çiçeği çok belirgin olmadığından ve
bildiğimiz çiçeklere pek benzemediğinden, çiçekli bitkiler dendiğinde daha çok
kapalıtohumlular anlaşılır.
Yaprak yosunları, ciğer yosunları, kibrit otları,
atkuyrukları ve eğreltiotları ise çiçeksiz bitkilerdir.
Çiçek dendiğinde hemen herkesin aklına kırlarda, çayırlarda, ormanlarda
kendiliğinden yetişen alımlı kır çiçekleri ya da insan eliyle yetiştirilen
gösterişli bahçe ve saksı çiçekleri gelir.
Oysa "çiçek" terimi yalnızca iri ve
renkli taçyaprakları, güzel kokularıyla tanıdığımız süs çiçeklerini kapsamaz;
ilk bakışta çiçeksizmiş gibi gözüken pek çok bitkinin de çiçekleri vardır.
Örneğin çayırları kaplayan yeşil otların çoğu ve tarlalarda yetiştirilen buğday,
arpa gibi tahıllar da çiçekli bitkilerdir.
Hepsininki badem, kayısı, kiraz gibi
meyve ağaçlarınınki kadar alımlı olmamakla birlikte, bütün öbür ağaç ve çalılar
da çiçek açar.
Meşe ağacının pek göze çarpmayan küçük, yeşil tırtılları ya da
akçaağaçların minicik sarımsı salkımları birer çiçektir ve hepsinin görevi tohum
üreterek bitkinin soyunu sürdürmesini sağlamaktır.
Bir Çiçeğin Bölümleri
A Çanak yaprak
B Taç yaprak
C Yumurtalık
D Tohum taslakları
E Erkek organ (başçık)
Çiçeklerin çoğu dıştan içe doğru sırasıyla çanak, taç, erkekorganlar ve
dişiorganlar denen dört temel bölümden oluşur.
Ama bazı çiçeklerde taç bölümü
yoktur; bazılarında da, örneğin lalede taç ve çanak bölümleri ayırt edilemeyecek
kadar biribirine benzer.
Ayrıca çiçeklerin bazısında erkek organlar, bazısında
dişi organ bulunmaz.
Kısacası çiçekler, domates çiçeğindeki gibi yarı yarıya
birleşmiş ya da petunyanın huni biçimindeki çiçeklerinde olduğu gibi tümüyle
birleşmiş olabilir. Bazı çiçeklerde taç yaprakların sayısı yalnızca dört ya da
beş tane, bazılarında çok fazladır.
Bir çiçeğin bütün taç yaprakları aynı
biçimde olabileceği gibi, bazen de birkaçı birleşerek bezelye çiçeklerinde,
aslanağzında ve orkidelerde görülen "kanat", "dudak" ya da "kelebek" gibi özel
biçimler alabilir.
En dışta, çanak yaprakların birleşmesiyle oluşan ve gerçekten bir çanağı andıran
çanak bölümü bulunur.
Çanak yapraklar genellikle yeşil renklidir ve çiçek henüz
tomurcuk durumundayken içte katlanmış halde bulunan taç yaprakların çevresini
sararak koruyucu bir örtü oluşturur.
Çanak yapraklar yüksükotunda olduğu gibi
birleşerek kaynaşmış ya da düğünçiçeğindeki gibi ayrı ayrı olabilir.
Çanağın içinde taç yaprakların oluşturduğu taç bölümü yer alır. Taç yapraklar da
düğünçiçeğinde olduğu gibi birbirinden ayrı, yapı olarak birbirinden çok
farklıdır.
Gene de düğünçiçeği ve yüksükotu gibi tipik bir çiçekte bu dört
bölüm açıkça görülebilir.
Taç yapraklar genellikle bir çiçeğin en göze çarpan, en renkli bölümüdür ve
birçok kişi çiçekleri taç yapraklarının sayısına, biçimine ve rengine bakarak
tanır.
Oysa bazen bu görünüm yanıltıcı olabilir; örneğin nergislerin dıştaki
sarı renkli "taç yaprakları" aslında iyice irileşmiş, renkli çanak yapraklardır.
Tacın içinde sayıları iki ile birkaç yüz arasında değişebilen erkek organlar
dizilidir.
Çiçek tozlarını üreten bu organlar ipçik ya da telcik denen ince bir
sap ile bu sapın tepesindeki bir başçıktan, yani çiçek tozu kesesinden oluşur.
Çiçeğin en ortasında meyve yapraklarından (karpellerden) oluşmuş tek ya da
birkaç tane dişi organ bulunur.
Her dişi organın en üst bölümünde bir tepecik,
bunun altında tepeciği taşıyan bir boyuncuk ve en dipte tohum taslaklarını
barındıran şişkince bir yumurtalık vardır.
Erkek organlardan gelen çiçek
tozları, yüzeyi yapışkan bir sıvıyla kaplı olan tepeciğe konar, sonra boyuncuk
kanalıyla dipteki yumurtalığa ulaşır.
Bu yapışkan sıvının çok önemli bir işlevi
vardır; çünkü çiçek tozları boyuncuğun altındaki yumurtalığa ulaşmadıkça
buradaki tohum taslaklarını dölleyemez.
Ancak bu dişi ve erkek üreme hücreleri
birleştiğinde tohum taslağı tohuma dönüşür; bu tohum toprağa düşerek
çimlendiğinde de bitkinin küçük bir kopyası olan yeni bir bitki gelişebilir.
Çiçek tozlarının erkekorgandan dişiorgana taşınmasına tozlaşma denir.
Çiçektozları rüzgârla, böceklerle, kuşlarla ya da başka hayvanlarla, hatta bazı
su bitkilerinde suyun akıntısına kapılarak bir çiçekten öbürüne taşınır.
Tohum Nasıl Oluşur?
Çiçek tozları tepeciğin üstüne konduktan sonra büyümeye
başlar ve her çiçek tozu taneciği, yani erkek üreme hücresi kök gibi ince bir
borucuk geliştirerek dişiorganın boyuncuğundan yumurtalığa doğru uzatır.
Bu borucuklardan her birinin içinde iki tane çekirdek vardır. Borucuk uzayarak
yumurtalığa ulaştığında kopar ve içindeki hücre çekirdekleri serbest kalır.
Böylece çekirdeklerden biri yumurtalıktaki bir tohum taslağının yumurta
hücresiyle birleşerek tohumu, öbür çekirdek de aynı tohumtaslağındaki başka bir
hücreyle birleşerek tohumun çimlenmesi için gerekli besin deposunu oluşturur.
Bu olaya döllenme denir.
Demek ki, erkek ve dişi eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan her tohumda bir
bitki embriyonu ve gelişecek yeni bitkinin kök salıncaya kadar beslenmesine
yetecek ölçüde besin deposu vardır.
Bu tohumun üstü fasulye tanesinde olduğu gibi ince bir zarla ya da kiraz
çekirdeğinde olduğu gibi odunsu ve sert bir kabukla örtülüdür.
Tozlaşma konusunda unutulmaması gereken en önemli nokta, her bitkinin yalnız
kendi türünden bir bitkiyi dölleyebileceğidir.
Eğer bir bitkinin çiçek tozları
başka türden bir bitkinin örneğin buğdayın çiçek tozları bir elma ağacının
çiçeklerine taşınırsa ağaç elma vermez.
Tohumlar gelişirken, bunları barındıran yumurtalık da değişime uğrayarak bir
meyveye dönüşür.
Meyve çok çeşitli yöntemlerle tohumların daha uzak bir alana
yayılmasını sağlar; böylece bütün tohumlar anaç bitkinin dibine düşerek onun
besinini bölüşmemiş olur.
Çiçeklerin Sınıflandırılması
Botanikçiler çiçekli bitkileri çiçeklerinin özelliklerine göre
sınıflandırırlar:
Birçenekliler
İkiçenekliler
Aynı türden birçok bitki çok değişik koşullar altında gelişmesini sürdürürse
hepsinin gövde ve yaprakları değişik biçimler alabilir; ama çiçeklerindeki temel
bölümlerin düzenleniş biçimi hep aynı kalır.
Bitkilerin sınıflandırılarak familya, cins ve türlere ayrılmasında çiçeğin
yapısı, yani çeşitli bölümlerinin nasıl bir düzen içinde yerleştiği çok
önemlidir. Oysa çiçeğin rengi ve büyüklüğü iklime, toprağın bileşimine ve öbür
çevre koşullarına bağlı olarak değişebildiği için sınıflandırmada fazla önem
taşımaz. Bu yüzden bitkilerin sınıflandırılmasında botanikçilere yardımcı olan
en önemli ayrıntılar çanak yaprakların, taçyaprakların, erkekorganların ve
dişiorganların sayısı ile düzenleniş biçimidir.
Çiçeklerin çiçek sapı üzerindeki konumu da sınıflandırma açısından önemli
özelliklerden biridir; çünkü çiçeklerin yerleşme biçimi hemen her bitkide
değişir. Örneğin menekşe ve nergiste her sapın ucunda tek bir çiçek açar. Oysa
elma ağacı ve hüsnüyusuf gibi bazı bitkilerde çiçekler sapların tepesinde
kümeler halinde bulunur. "Çiçek durumu" denen bu kümelenmenin değişik biçimleri
vardır. Örneğin yüksükotu ve aslanağzı gibi bazı bitkilerin çiçekleri kısa birer
sapla ana eksene bağlanarak salkımlar oluşturur. Buğdayda ana eksene sapsız
bağlanan çiçekler başak denen sık bir salkım biçimindedir. Maydanoz gibi bazı
bitkilerde ise çiçekler sapın tepesinde şemsiye biçiminde kümelenir.
Çok sayıda küçük çiçeğin bir araya gelerek bileşikgiller (Compositae)
familyasında toplanmıştır. Bu bitkilerde tek bir çiçek gibi görünen yapı, aynı
çiçek tablasının üzerinde özel bir düzene göre yerleşmiş yüzlerce küçük çiçekten
oluşan bir çiçekler topluluğudur. Bir papatyayı yakından incelerseniz, çiçek
başının ortasında sarı bir küme, çevresinde de taçyaprakları andıran beyaz
yapraklar görürsünüz. Aslında ortadaki yoğun kümede yüzlerce minicik sarı
çiçek bir araya toplanmıştır; bunlara tüpsü çiçek denir. Tüpsü çiçekleri
çevreleyen beyaz yapraklardan her biri de birer dilsi çiçektir.
Bileşikgillerdeki bu çiçek yapısı tozlaşmayı çok kolaylaştırır. Bir arının tam
açılmış bir papatya çiçeği üzerinde dolaşırken bu minicik çiçekçiklerden pek
çoğunu tozlaştırmaması hemen hemen olanaksızdır.
Çiçeklerin Yararları
Çağımızda fabrikalarda yapay olarak üretilen kokular giderek doğal çiçek
kokularının yerini almaktaysa da, çiçekler bugün bile parfüm sanayisinin önemli
hammaddeleridir. Lavanta, kekik ve biberiye esansı ile gülyağı büyük ölçüde bu
bitkilerin çiçeklerinden elde edilir. Haşhaştan elde edilen afyon tıpta
kullanılan güçlü bir uyuşturucudur. Safran çiçeklerinden sarı renkli bir
boyarmadde elde edilir. Baharat olarak kullanılan tarçın da tropik bir ağacın
çiçek tomurcuklarıdır. Çok değerli bir besin olan balı arılar çiçeklerin
balözünden yaparlar. Alımlı renkleri, görünümleri ve kokularıyla doğayı
güzelleştirmeleri bir yana, eğer çiçekler olmasaydı insanın en önemli besin
kaynaklarından olan meyve ve tohumlar da olmazdı.